İş yerime yakın daha önce hep meth ederek yazdığım balık restoranı Lodigiani'ye uzun zamandır gitmemiştik. 18 Aralık günü öğlen bir müşterimizle gittik. ' Nerelerdesiniz? soruları ile karşılandık merak etmişler niye uzun zamandır gitmiyoruz diye! ' Ekonomik kriz malum şirkette para yok demedik tabii :)
Yine çok güzel yemekler yedim. Az ve öz yazacağım. Kimse zaten oturup bunları pişiremez.
Önden vazgeçilmez istiridye ısmarlandı.Onsuz başlangıç olmaz. Denizde yüzüyor gibi hissetmem lazım önce.Başlangıç olarak rossetti balığı denedik çünkü çok taze gelmiş ve tam zamanı dediler.
Hafif kısa süre haşlanmış yani kaynar suya sokup 10 saniye sonra çıkarmışlar yanına taze dililenmiş enginar yanında ve üstüne sızma zeytinyağı birde yine aynı balık ama kızarmışlar.Balıklar zaten çok küçük birleştirip yumurta un karışımına buluyorlar. Bu balık daha önce yemiş ve yazmış olduğum bianchetti balığının çok az büyüğü ve etlisi. O zamanlar gümüş balığı demiş olabilirim tercüme edeyim diye ama inanın ismini sözlükte bulamıyorum. Kaya balığı mıdır? Eğer beni okuyan ve tanımadığım biri olursa ve fotoğraftan balığı tanıyıp tam Türkçe ismini yazarsa sevinirim. Türkiye'de yemiyorlar bile bence bu balığı. Şimdi bu satırı ekliyorum bazı okuyanlar balığı merak edip bana ayrı yazdı veya büyük balık zannedenler var. Resmini bulup koydum.
Ardından granseola ile yapılmış spaghetti yedik. Enfesti zaten ben girişteki vitrinde bu özel yengeçi gözüme kestirmiştim. Garson bu makarnayı önerince hemen atladım aklımdan geçeni okumuş sanki. Italya'daki iyi restoranlara bundan tapıyorum. Belki daha önce yazdım; garsonlar baş ahçı gibi bütün yemekler hakkında bilgililer. Sana hem öneriyorlar hem sorduğun her soruya cevap veriyorlar. Nasıl yapılıyor?,içinde ne var? nasıl pişiriliyor? gibi..Ayrıca tabii şaraplar hakkında da sonsuz bilgi sahibiler. Bu yengeçin resmini koyuyorum.
Bu yengeci haşlıyorlar sonra tabii içinde çıkan o leziz et,sarımsak,taze domates ile makarna sosunu hazırlıyorlar. Bu yazıyı öğlen yemeği öncesi yazdığım için şu an midem gurul gurul.Ağzımın suyu aktı valla umarım siz tok okursunuz:)
Balık olarak müşterimiz deniz çipurası var diye onu tercih etti fırında patates ve domatesli ve siyah zeytinli.
Pişirmeden gelip gösterirler bende size göstereyim.
Piştikten sonra:
Tatlı olarak ben tabii montebianco ve marron glaces aldım. Marron glaces iri kestane glass şekere bulanmış. Monte Bianco beyaz tepe demek ama aynı zamanda Alp dağları zincirinin yüksek bir dağı. Mutfakta ise krem şanti ile yapılan enfes bir tatlı. Sanırım orijini fransız ve kesilmeden önce krem şanti ve kestaneler bir karlı dağ gibi. Ondan ismi Monte Bianco.
Yerken kıvamı yoğun krem şantiyi ağzında çevirirken onu süsleyen kakao tadı geliyor beraberinde sonra parça parça bulduğun kestaneler. Bence bu tadlı 'sublime'. İtalyanca bu kelimenin anlamı yüksek ama esteik artistik açıdan da yüksek.Sanırım muhteşem tam tercümesi olur.Internet sözlükte bulamadım. Bu kelime bu tatlıyı benim için tanımlıyor. Çok çok lezzetli,çok zarif ve çok klas bir tatlı. Carriemel favorilerinden:)
Ay canım çekti yine... Uff evde yapmayı öğrenmeliyim
1 yorum:
Afiyet olsun güzelim. Yine muhteşem bir menü :))
Yazında sorduğun balık hakkında fikrimi söylemek istedim. Aterina yani gümüş balığına benziyor. Tam emin olmamadım. Aterina hamsiden bile küçüktür, kızartıldığı zaman balık cipsi oluyor resmen. Çıtır çıtırdır. Görüntü gümüş balığına çok benziyor. Küçük de dediğin için gümüş balığı tanımı doğru olabilir. Küçük bir bilgi daha geçeyim :) hamileyken öğrenmiştim aterina balığı kalsiyum değeri en yüksek besinmiş. İşte böyle güzelim. Birkaç küçük notla yazına ortak olayım dedim. Çok Öpüyorum
Yorum Gönder