30 Ekim 2009 Cuma

29.10.09 Clarke,Corea,White üçlüsü konseri

Dun Cumhuriyet Bayrami idi. Daha guzel nasil kutlayabilirdim acaba...Konsoloslugun verdigi davete bile gitmedim cunku aylar oncesinden bilet aldigim konserin gunu gelmisti! 1992 Eylul ayindan beri Milano'da yasiyorum. Blue Note Jazz klubune muzik dinlemeye hep gitmek isterdim. Bir kere nasip olmadi. Kismet bu guzel mekana ilk adimimi bu muhtesem ucluyu dinleyerek atmakmis. Sagolsun japon dostuma.Japonlar cok iyi jazz dinleyicileri ve Italyanlara gore cok daha bu konuda bilgi sahibiler.

Iki arkadas heyecan icinde idik. Isten cikip trafik yuzunden ancak sekiz gibi bulasabildik ve hemen klube iyi bir yer kapmak icin girdik. Kucuk ama hos bir yermis. Tavanin bir kismi cam. Ogle saatleri,bahar ve yaz aksamlarinda isik olunca cok guzel oluyordur. Live jazz esliginde Sunday brunch'lari var,birkere gitmek isterim dogrusu. Sahnenin cevresindeki masalar hep dolmustu.Ust balkona ciktik ve en on masada yer bulduk. Cogu izleyici yemek yemegi secmisti. Yemek yemeyenler balkonun yanlarindaki dar ince uzun masalarda oturabiliyorlar. Bizde beyaz biramizi soyledik. Ilk defa ictim.Ortaya koca bir tabak sebze kizartmasi soyledik.Hafiften atistirarak cevreye bakinmaya basladik. Ilk defa gittigim icin bu izlenimi yapmadan duramayacagim.Mekandaki tek sapkali bendim.Neden boyle yaziyorum cunku ben daha genc bir topluluk bekliyordum. Masalarda beyaz sacli gobekli veya takim elbiseli adamlar,,inci kolye,etek ve ince yun kazak giymis hanimlar vardi!! Acikcasi sok oldum. Istanbul'da boyle bir klube cok daha farkli bir topluluk gelir.Italyan gencleri jazz cok az dinliyor diye karar verdim bir kere daha. Belki bu konser icin bu gecerli. Bir iki defa daha gitmem lazim tam kararimi vermek icin. Ama ilk izlenim bu!!

Fotografi yukaridan oturdugum yerden cektim biraz topluluk belli oluyor. Tahmin ettigim gibi konser baslamadan cekin sonra fotograf ve video cekmek yasak dediler:(Saat tam dokuzda cikti muhtesem uclu. Calmaya basladilar ve biz onumuzdeki yiyecekleri,etraftaki insanlari,herseyi unuttuk. Bir ruya gibiydi. Bilmeyenler icin yaziyorum ucu de inanilmaz usta ve meshur jazz muzisyenleri.Chick Corea piyano,Lenny White davul,Stanley Clarke ise bas gitar caliyor. Bu aksam kontrbas caldi ama ne caldi! Elleri ile kontrbasin yukarilara vurup sanki tamtam caliyormus gibi ritm tuttu.

Bu uclu birbirini inanilmaz tamamlamisti. Hangisini seyredecegimi sasirdim.Hepsinin elleri inanilmaz bir hiz ama ayni anda zariflik icinde hareket ediyordu. Aletlere hizli ama yumusak dokunuyorlardi ve cikan muzik insani ucuruyordu. Zaman zaman gozlerini kapatmak ve kendini birakmak ihtiyaci duyuyordun.Ben birde Umbria Jazz'da Eric Clapton'i gitar calirken gordugumde boyle hissetmistim. Onlerinde nota yoktu..Bir arkadasim jazz'dan anlayan sabah yazisirken bana araya dogaclama koyarak calmislardir dedi ve oyleydi. Keske video cekebilseydim cunku kelimelere dokmek cok zor. Kisa surdu konser. Birbucuk saat..Saat onbirde ikinci tur vardi.Bu klupte hep iki tur yapiyorlarmis. Doyamadik ve oyle kalakaldik masamizda bitirdiklerinde. O bos biraktiklari sahnenin fotografi koyuyorum.
Ben cok jazz'dan anladigimi iddia edemem ama soyleyebilirimki fazla guzel bir muzik ziyafeti idi. Saka gibi..Bu bos sahneye bakinca "biz gercekten bu adamlari dinledik mi ?" diyorum sapsal sapsal. Yemek duskunu de oldugum icin su benzetmeyi yapacagim. Bir restorandasin, cok sevdigin cheesecake ismarliyorsun.Oyle bir cheesecake geliyorki herseyi mukemmel.Alttaki biskuvimsi taban kitir kitir ve ince. Ustteki peynir olan kisim cok yuksek degil ve tadi tam hafif mayhos eksi ama baymiyor. Ustundeki marmelat ahududu veya framboaz parcalari ile dolu ve o da basarili. Iste diyorsun bu tam olmasi gerektigi gibi bir cheesecake ve mutlu bir sekilde yiyorsun ama saka gibi bir anda bitiyor. Doyamiyorsun bu mukemmellige. Tabii restoranda kalmissa bir cheesecake daha ismarlarsin ama konser bitince hadi bir kere daha bizim icin calin diyemiyorsun:)

27 Ekim 2009 Salı

Simdi Alaçatı Pazarı'nda dolasmak vardı...

Simdi Alaçatı'da evimden cıkıp pazara gitmek vardi. Bes sene evvel galiba kisin bir kere gordum bu harikulade pazari. Pek kış halini hatirlamiyorum. Yaz meyve ve sebzelerinin renkleri baska tabii ama kisin az kisi dolastigi icin bir hos olur sanirim.Umarim bir kere nasip olur ve kis fotograflarini da cekerim. Bu yaz iki uc defa gittim pazara..Evimin dibi zaten. Bir keresinde sabah erken gittigim icin rahatca fotograf cekebildim.

Fotograflari cekerken daha bos olan pazarda yurumek ,burnuma devamli gelen sebze ve meyve kokulari ic ice olmak harika idi. Genelde saticilari cekmemeye calistim ama herkes "" a gazeteci misiniz? cek abla cek" diyordu. Ben ozel blogum icin cekiyorum diye hep izin aldim ama kimse de cekinme yok valla. Cok hosuma gitti.

Bu pazarda yururken her sebzeyi satin almak istiyor insan. Sebze manyagi olarak ve sabahin erken saatlerinde kahvalti yapmadan dolasirken beynimde bin turlu yemek pisirdim. Tatil boyu fazla evde yemek yapacak zamanim yok ama hani hep Alacati'da yasayan bir ev kadini olabilseydim, bu pazardan elim kolum donerdim her zaman:))


Hele yesil biberler.Ah o canim biberler. Italya'da bu cesidi yok.Citir,tazecik.Bu sene Turkiye'den birkac cesit biber getirip,kuruttum ve tohum cikardim. Bakalim ekecegim saksilara Mart ayinda Milano'da .
Su guzellige bakin.Domates,salatalik ve sogan ile yaptigin limonlu salataya dogra,menemen yaparken kullan,dolma yap,dolma yapmak istemezsen cigirtma yaninda taze taze tuza banarak ye, patlicanlar ile kizart,tek basina kozle,italyan usulu makarna sosunun icine koy,bos beyaz peynir ve taze ekmek ile ye. Sadece biber yiyerek yasanir bence:)) Herhangi bir evde pisen yesil biberin kokusunu duyunca hemen mutlu olur gevserim. Beni cok iyi hissettiren bir kokusu var..

Bu pazar cok estetik eger o gozle bakarsan.. Su incirlerin ve patlicanlarin durusuna bakin!! Ben kovaya cicek koyup sus yapiyorum evimde,hani incir agacim olsa ben de kovaya evin bahcesine incirleri koyacagim arada atistirmak icin.. Inciri de koparinca hemen yemek lazim. Sagolsun yan komsu gecen yaz devamli"kopar kizim ye bol bol" dedi. Ben koparmazsam o bir tabaga doldurup verdi. Iste Alacati bu ayni zamanda..

Geldim nane,feslegen,reyhanlarin yanina..Buraya baktikca makarna sosu yapasim geliyor.Yaslanip saglikla Alacati'ya yerlesirsem ya da ileride daha uzun orada kalabilirsem, bol bol "italian pasta" yapip arkadaslarimi yemege cagirmak isterim..Zaten bu tezgahlar "git eve yemek pisir" diyor insana.

Soyle su sarimsaklari alip, bir guzel suzme zeytinyagi ve kirmizi biber ile tavada cevirip , hasladigim spaghetti'leri de icine atip bir daha tavada soyle birkac kez ziplatip bir "spaghetti all'aglio,olio,peperoncino" yapasim geldi. Hatta pul kirmizi biber yerine diger tezgahtan tazesini bile alip koyabilirim.


Artik meyve ve sebzeleri birakiyorum ve incik boncuk,terlik,elbise,havlu,ev mutfak esyalari vesaire vesaire "ne ararsan var " kismina ilerliyorum.

Tabii saat ilerlemis oldugu icin yavastan tanidiklara rastlamaya basliyorum. Alacati pazarinda senelerdir gormediginiz arkadaslariniza ,ogretmenlerinize ,annenizin arkadaslarina her an rastlayabilirsiniz. Herkesin o pazardan bir alacagi vardir. Her Cesme'ye gelen" aman bir de Alacati Pazarina ugrayayim" der. Toka alirsin,ihrac fazlasi elbise alirsin,evinde eksik olan birseyi alirsin.

Bu sene ben kizima uyduruk crocs aldim bes liraya. Inanilmaz.Kendime toka aldim. Turkiye zaten toka cenneti.. Yok yok. Hele mandallar. Italya'da ayni mandal 5 euro bizim pazarda 1 lira.. Cennet cennet..Hele dostlar ile elbise ve body veya thshirt ,pijama tezgahlarinin onunde mallari gorup,desip,deneyip,pazarlik edip,"ay alsam mi acaba yine cok sey aldim" ya da "aa al boyle bir daha bulamazsin super ihrac fazlasi bu cok ozel design demenin gulmenin ve o guzel sorumsuz mutlu ortami paylasmanin zevkine ne demeli??

20 Ekim 2009 Salı

Güz sofrasi, 17.10.09

Ben yaz mevsimini cok seviyorum ama guz diger adi ile sonbaharin da sevdigim yanlari cok.Ozellikle mevsimin renklerini cok begeniyorum. Agaclarin yapraklari sari,kirmizi,turuncu ve bu renklerin tonlarina burundugunde goruntu cok guzel oluyor. Yagmursuz bir sonbaharda yapraklar bir baska kizariyor ve gunes ile renkleri cok daha belirgin oluyor. Bu sene Milano ilik bir sonbahar geciyor derken birden bu gunlerde hava sogudu. Umarim gunes yuzunu bol bol gosterir ve yapraklar daha guzel kizarir.Henuz resimlik hala gelmedi etraftaki agaclar. Bu sene birkac yerde arabayi durdurup, fotograf cekip bloga koymaliyim.

Cumartesi aksami yemege misafirim vardi. Verandaya sofrayi erkenden kurdum. Tam bir guz sofrasi oldu ama misafirler geldiklerinde hava karardigi icin tam fotograftaki hali ile goremediler. Fotografi aksamustu bese dogru cektim. Gittigim dugun, vaftiz veya benzeri toren sonrasi yapilan kutlama yemek masa suslerinden her zaman alirim. Tavsiye ederim sizde yapin . Nasilsa yemek sonrasi atiliyorlar. Italyanlar birde pek merakli, cok guzel suslemeler oluyor. Kucuk bir gul,aycicegi,kozalak,lale,kir cicekleri,bugday basaklari.. Daha sayabilirim. Ayrica noelde esime is dolayisi ile gelen hediye kutularinin ambalajlarinda olan kurdele,hasir ipler,yapma cicekler,kurutulmus meyve gibi seyleri de hep saklarim. Yillar icinde o kadar cok kucuk susum olmus ki evde.

Zamanim varsa misafir sofrasini hazirlarken elimde bulunan malzemeleri kullarak,masa suslemeleri yaratiyor ve cok zevk aliyorum. Bu sefer bes yasindaki kizim da bana yardim etti. Hatta pecetelerin hepsini o katlamak istedi.

Italyan misafir oldugu icin Turk yemekleri yaptim. Italyan arkadasim cacik yapip getirmis ama daha mezemsi koyu olanindan. Ben patlicanli pilav yaptim. Kayinvalidemin bahcesindeki taze patlicanlari kullandim tabii pek lezzetli oldu. Yapmasi da kolay.Patlicanlari tavla zarindan biraz buyuk dograyip kizartiyorsun ve sonra normal beyaz pilav pisiriyorsun. Pilavin suyunu eklerken patlicanlari da ekliyorsun. Kesilmis patlicanlari yarim saat tuzlu suda bekletip aci siyah suyunu almayi unutmamak lazim ama. Arkasindan bol izgara kofte vardi ve son son domates,salatalik ve soganli salata.. Mevsimin son yaz salatasi idi herhalde:) Arkadasim ton balikli ve prosciutto'lu pate' ( bir cesit ezme,turkce nasil denir bilmiyorum) yapmis. Onden kizarmis ekmege benzeyen cracker'ler ile onlari yedik.
Yalniz tatli icin uzun zamandir denemek istedigim birsey vardi. Onu yaptim. 1985 yilinda Amerika Iowa Des Moines'de bir dondurmaci dukkaninda ilk denemistim:) "oreo cookie ve beyaz dondurma" Meshur amerikan biskuvisi oreo vardir. Iki yuvarlak disk,ici beyaz krema. Ama biskuvi kismi aci kakaoludur ve tipik amerikan biskuvisi oldugu icin hafif tuzludur. Oreo'lari elinle kucuk parcaciklar haline getirip sutlu veya vanilyali dondurmanin icine karistirip servis yapiyorsun. Yeme de yaninda yat!!

Italya'da sadece amerikan dvd zincir dukkani Blockbuster'da bulabiliyorduk bu muhtesem cookie'yi ama sonra meshur italyan marka Saiwa bunun aynisini yapmaya basladi. Ismini tutarak tabii. Turkiye'de amerikan pazari veya baska yerde bulursaniz alin tavsiye ederim. Ismi uzerine wikipedia'dan link verdim cunku 20.yuzyilin en cok satan biskuvisi imis. Zaten sicak sut ile sabah yemesi de ayri bir guzel. Acaba Turkiye'de var mi? Merak ettim simdi internetten bakacagim...


13 Ekim 2009 Salı

Güzel bir düğün , hoş bir kaçamak ...

10 ve 11 Ekim'e denk gelen haftasonu Abano Terme kaplica kasabasina bir dugune gittik.40 gun 40 gece degil ama birbucuk gun surdu!! Bir bahane ile bizde cocuklar olmadan bir kacamak yapmis olduk.
Cumartesi sabahi saat sekiz gibi yola ciktik. Yolda fazla trafik yoktu ve saat onbir gibi otele varmistik bile. Dugun sahipleri tum davetlileri Abano Terme kasabasinin merkezindeki bes yildizli cok hos bir otel olan Grand Hotel Trieste&Victoria Spa'da agirladilar. Odamiza ciktigimizda bizi dugun sahiplerinin bir hosgeldin notu ile kucuk bir sabun ve bir orkide karsiladi.
Cabucak hazirlanip nikahin kiyilacagi Villa Bassi Rathgeb'e gittik. Padova'li asilzadelere ait 1500'lerden kalma bu villayi belediye almis. Icinde muze var ve bazen ozel torenler icin
kullaniyorlar. Giriste ve iceride tavanlar hep freskler ile doluydu.


Gelin cok sade ve guzeldi. Cok genc olmadigi icin gelinlik yerine o tarz gri bir tuvalet giymisti. Resmi nikah kilise nikahina nazaran cok daha kisa surer. Nikah boyunca yan odada harp caldi. Ayrica sonunda gelinin oldukca yasli ve hasta annesi ask ve sevgi hakkinda guzel bir siir okudu. Hepimiz duygulandik.Degisik bir nikahti.Cikista tipik italyan usulu pirinc filan atilmadi.

Nikahin ardindan otele donduk. Victoria Club diye anilan kisminda davetlilere acik bufe duzenlenmisti. Tabaklarin kenarinda sampanya flut tarz bardagi koymak icin plastik ekler vardi. Isteyenler ayakta yiyebili yordu ama oturmak icin kucuk yuvarlak masalar vardi. Burasi aslinda otelin gece klubu oldugu icin tabii masalar kucucuktu.Esimin eski bir is arkadasi ve esi de davetlililer arasinda idi,evlenenler disinda tanidigimiz tek onlardi.Genelde hep beraberdik.Acik bufede tamamen kucuk sandvic,kanepeler,hayvar,kizarmis karbibahar,mantar,kabak ve kucuk boreklerden olusan istah acicilar vardi. Tabiki sampanya ile ye ye doyamiyorsun..Sampanya diyorum ama icilen yine Italyanlarin spumante'si yani ayni metod ile yapilan icki.Cogu sampanyaya tercih ederim ben. Sonra tatlilar geldi. Kuucuk yuvarlak kremali veya meyveli tartlar veya cikolatali,findikli kanepeler vardi. Cok lezzetliydiler. Bir sure sonra bayilacak hale geldik spumante icip devamli atistirmaktan. Saat ucbucuk gibi odalarimiza cekildik. Bir saat guzel bir uyku cektik.Aksamustu bes gibi bornozlarimizi giyip odamizin balkonundan gordugumuz termal havuzlara indik. Spa kaplica otellerini cok seviyorum cunku bornoz ile lobide bile dolasiyorsun,hollerde,asansorlerde bornozlu insanlar birbirine selam veriyor.

Aksam yediye kadar kalmisiz havuzlarda. Zaten tum davetliler bizim gibi yapmis, havuzlari dugun grubu doldurmustu.Gelin ve damat bile bir ara geldiler. Su bence cok sicak degildi.32-34 derece idi belki ben tabii 37 derece Bormio kaplica havuzlarina aliskinim. Disarida hava kapali ve gri olmasina ragmen yagmur yagmadi ve rahatca yuzduk. Uc degisik havuz vardi. Hepsinde ayri idromassaggio vardi. Bol bol kullandik.Turkce yazayim diye italyanca turkce sozlukten baktim internette resmen turkce karsiligi yok.. Inanilmaz.. Cunku biz turkler idromassaggio yani su masajina cakuzi diyoruz. Dogru yazilisi jacuzzi ve bu en meshur italyan idromassaggio markasidir. Marka isim olmus. Tam frigideire veya orkit gib i.Araya parantez actim ama burada yasadigim icin artik ben cakuzi diyemiyorum valla... Bari su masaji desinler.. Neyse... Uzun lafin kisasi soyle sirtimi siddetli cikan sulara verip iyice bir kaslarimi ezip su masaji yaptim. Zaten ben idromassaggio hastasiyim. Evimde oyle bir imkanim olsa cocuk, is demem en azindan haftada bir yaparim. Evinde idromassaggio'lu kuveti olup hic kullanmamis insanlar tanidim ben. Inanamiyorum buna.O yuzden bu havuzlarda degil iki b es saat bile kalirim zevkle. Yedi gibi odamiza ciktik ve dus alip hazirlandik. Dus almama ragmen klor ve bence resmen klorak kokusu saclarimdan cikmadi. Ustumde yanlari yun ipli bir mayo vardi. Kahverengi iplerin icinden sirma baska ip geciyordu. Sudan ipler turuncu oldu. O zaman anladim havuzda ne kadar klorak oldugunu. Dugun icin geldik,otel acayip kalite ama anladim ki ozel olarak Abano Terme kaplicalarina bir daha gelmem. Nerede Bormio kaplicalari??Bir daha o tarafa gidersem blog oldugu icin artik yazar anlatirim zaten. Bormio'da su direk kaplicadan cikip otelin havuzuna geliyor ve devamli degisim var. Klorun k si yok su da. Dogal tamamen. Abano terme'de demekki artezyen yani su once depolarda toplaniyor sonra havuzlara veriliyor. O yuzden tabii mecbur klorla niyor.

Herhalde tum davetliler yetmis seksen kisi filandik.Otelin yemek salonunun buyuk bir kismini biz doldurmustuk. Bizim masamizda farkli tipler vardi. Bizim disimizda zaten tanidigimiz yukarida bahsettigim cift,yalniz gelmis bir ceza avukati,gay bir berber ve sevgilisi veteriner vardi. Berber adam Italya'nin en meshur ve defilelerinde berberi Aldo Coppala'nin ortaklarindan cikmasin mi? Ben tam "ay berber ile ayni masada oturmak zor ama benim berberim Milano'nun en iyisi onun icin utanmam saclarimdan" diyecekken adamda bana "benim dukkan Aldo Coppola" dedi. Cok guldum cunku benim berberim ama baska subesi. Neyse o sekilde ortam isindi ve bol gulduk. Kadinlar hemen adama sorular sorduk filan. Yalniz be n bunlarin cift oldugunu aninda cakmadim.Yani siz gelinin berberisiniz ama sizde veterineri degilsiniz herhalde dedim yanindakine sacma bir sekilde. Tabiki esas davetli berber idi yaninda sevgilisi veterineri getirmisti. Bazen cok saf olabiliyorum. Masada bos kalan iki yerin sahipleri yemegin sonuna dogru geldiler. Onlar i se Senegal'li modeldiler.Kadin ve erkek zaten birliktelermis. Kadinda boy 185 , adamda 195 tabii kadin inanilmaz topuklari ile adam ile ayni boyda. Ikiside simsiyah idi.Erkek gomleginin dugmelerini nerede ise gobegine kadar acmis ve kilsiz super hatli vucudunu sergilemisti. Kadin ise simsiyah beline kadar inen saclarini fonletmisti. Tirnaklar nerede ise 5 cm. Elde parmagin nerede ise tamamini kaplayan yilan seklinde bir yuzuk. Tabii dar poposunu sergileyen deri siyan pantolan ustunde..Soyle bir kaldik hepimiz. Gozlerimiz bayram etti dogrusu.



Yemekler az ve ozdu. Tek bir istah acici prosciutto ve kizarmis ekmek ve yaninda peynir. Ustune ravioli mantarli ardindan firinda patates ve enginar ile dana eti. Aslinda menude uc degisik secenek vardi baslangic ve ana yemekler icin. Herkes istedigini bastan soyluyordu. Ben bunlari sectim. Sonra resimdeki masalara benzer masada her cesit meyva ve kuru yemis vardi. Herkes kalkip istedigini. Menu kapagi Venedik oldugu icin hosuma gitti ve fotografini cektim. Yemeklerin resimleri iyi cikmadi karanliktan, o yuzden koymuyorum.

Yemek bitince bizi otelin baska bir salonuna aldilar. Orada da kucuk yuvarlak masalar vardi ve salonun dibinde dugun pastasi duruyordu. Diger kosede ise canli muzik vardi sadece piyano. Cok guzel sarkilar caldilar ve soylediler. Vals,marzuka,salsa,swing,italyanca hizli ve romantik sarkilar,eski Ymca gibi revival sarkilar. Bol bol dans ettik ve eglendik. Tabii once dugun pastasi kesildi sampanyalar icildi ve gelinle damat dans ettiler. Sonra piste gelinin seksenlik anne babasindan tutun, damadin seksenlik dul babasina ve orta yasli abi ve ablalardan bunlarin torunlarina kadar herkes firladi. Kimse cekinmeden dans etti. Ben zaten dunden raziyim dansa.
Yani esim gelsin gelmesin ben kendimi atarim piste. Yine oyle yaptim tabii. Bizimle devamli takilan arkadas cift cok iyi salsa yapiyorlar. A sagida koyacagim video da bu ciftin dansi ve ortamin rahatligi dikkat cekecektir. Videoyu kendim evdeki super Mac bilgisayarimla yaptim. Tum videolardan parcalar kesip tek bir film yarattim. Daha isin cok basindayim daha iyi ogrenecegim insallah. Cok zevkli bir is zaten mac super bir bilgisayar. Elimde ferrari var ve ben cok az kullaniyorum. Sanirim bundan sonra daha cok video cekecegim fotograf makinam ile ve bunlari bol bol kesip montajlayip bloga koyacagim.



Bu salonu geceyarisi terk ettik ve otelin gece klubu Victoria Club'a gectik. Los isiklar,kadife ortulu yuvarlak masalar. Ortada bir kadin sarkici ve piyanist ve kucuk bir pist. Bizden baska birkac cift vardi. Yine dugun grubu doldurdu her yeri. Artik pilimiz bitmisti ama yine de dans ettik. Artik saat ikiye dogru odamiza cikip yattik. Yatagin ortasina gelin ve damadin tesekkur notu ile dugun sekeri konmustu.Kucuk zarif bir kutuda uc degisik tip seker vardi. Kucuk boy yapildiklari icin cakil tasina benziyorlardi. Dorduncu haneye bir gul konmustu.

Sabahleyin gunes isiklari bizi uyandirdi cunku hava duzelmisti. Hemen asagiya indik cunku guzel kahvaltiyi kacir mak istemedik. Ne ararsan vardi acik bufede. Italyan soguk etleri,yore peynirleri,yumurta,degisik kekler,receller,uc dort tip ekmek. Kahvalti en sevdigim ogun diyebilirim tabii her seyden tattim. Italyanlarin meshur brioches'larini cikolatali ve kucucuk yapmislar. Doyumsuzdu.

Gelin ve damat lobide herkesi tek tek ugurladilar. Herkes elinde orkideleri ile indi salona. Etraf beyaz,pembe,fuse orkideler ile dolu idi. Gelin ayrilan her bayan misafire yumru buyuklugunde kocaman beyaz bir gul verdi. Basindan sonuna kadar tum detayi ile cok iyi hazirlanilm is, cok zarif cok kalite bir dugundu.

Gelin hanim kirk yasini gecmis olmasina ragmen cok aktif ve kafa bir kadindir ve cok deli doludur aslinda.Kendisi ve esi mimar olmalarina ve bu isi yapmalarina ragmen ayrica skipper'lar ve yelken hocaligi yapiyorlar. Neyse "hava muhtesem,gunes acti,delirdiniz herhalde cocuksuz hazir yalnizken eve hemen donmeyin " dedi. Herseyden haberi vardir zaten. Milano'da yasamasina ragmen dugunun yapildigi bolgeyi cok seviyor ve taniyor. Nitekim o yuzden bu bolgeyi secmis. Buralara kadar gelip Arqua' di Petrarca kasabasini gormeden gitmeyin dedi. Esim zaten yan kasaba Montegrotto Terme'de olan bir antika pazarina ugrayip yola devam etmek istiyordu. Bu oneri gelince donus guzergahina Arqua' di Petrarca'yi da ekledik.

Dugunun oldugu kasabaya bitisik Montegrotto Terme'deki antika pazari hostu. Hava gunesli ve sicacik oldugu icin zaten disarida gezmek ayri bir zevk. Ben keceden kolye ve noel susleri ve gnomo ( yer cucesi) yapan bir tezgah buldum. Kece ile yapilan aksesuarlara bayiliyorum ve genelde hep cok pahali olurlar,hele Milano'da. Bu tezgahtakiler cok kalite,ozgunduler ve fiyatlari iyiydi.Yer cuceleri beni hep heyecanlandirmistir. Hatta onlar uzerine bir kitapta almak isterim. Aslinda tabii masal kahramani bunlar ve hayali ama ormanda agaclarin koklerinin altindaki evlerinde yasayan bu yasli cucelerin oldugunu hayal etmek cok hos bence. Bunlar hem ormandaki hayvanlari koruyorlar hemde sifali bitkileri taniyorlar. Evleri de koruduklari inanildigi icin Avrupa'da cok kisi bahcesine,evine bir biblo koyar.Sevilen objedirler. Yuzuklerin Efendisi ve Hary Potter hikayelerinde de adlari gecer. Benim aldigim birde sonbahar renkleri kullanarak yapilmis,elinde bir kabak cok seker dayanamadim. Tezgahdan bana bakip al beni evine gotur diyordu. Simdi salondaki eski tahta bufenin ustunde duruyor ve her aksam bizi karsiliyor.

Ordan biraz daha uzakta olan Arqua di Petrarca'ya gectik. Zaten meshur sair Petrarca'nin da evi var orada cunku son yi llarini orada mutevazi bir evde gecirmis. Burasi Italya'nin en guzel kasabalarindan biri olarak aniliyor. Tepede kurulu arabani asagida park edip yukari yuruyorsun.Ici trafige kapali ve birkac bar ve restoran, bir eczane var. Binbir cesit ev veya el yapimi urun satan tezgah var. Hava da guzel oldugu icin cok kalabalikti. Ev yapimi kekler,sebzeler,bal kabaklari,mantarlar..Gozum gonlum acildi. Her yer sonbahar renkleri ile cevrili idi. Annemin lafi ile cok "uplift" oldum. Her gordugum seyin fotografini cekmek isterdim.
Balkabagina bayiliyorum.. Birde Italya'da bunlarin degisik cesitleri var.Yenmiyor sus olarak satiliyor. Bir sene evde dayaniyor. Ancak bu tip koylerde bulunur ondan hemen kacirmadan aldim. O kadar guzellerki...

Etraftaki tezgahlarin kendi susleri ya da sattiklari cicek duzenleme ve suslerde o kadar hostu ki.

Mantarlari,zeytinleri,salamlari filan gorunce herseyi yemek ve almak istiyor insan:)) nasil istah acici. Bizde acik salam satan bir tezgahta ekmek arasi yapiyorlardi. Kendi yaptiklari ekmegin arasina ev yapimi salam. Hemen ayakta orada kendimize bir ziyafet cektik.

Ev yapimi lamba,yastik,noel susleri hep "country" tarzi oldugu icin benim aklim gitti. Kendime uzun zamandir aradigim eski alimunyum kazanlardan buldum. Eskiden ciftliklerde icine,odun,saman,meyve ne olurlarsa koyarlarmis. Ama boyanmis ve decoupage ile ustune cicekler yapistirilmisini hemde..Iyiki acelemiz vardi,Milano yolu bizi bekliyordu yoksa o tezgahlardan ben saatlerce ayrilamaz. Tek tek herseyi acele etmeden incelerdim. Almasam bile bakmaya da bayiliyorum cunku.

Yazimin sonunda video koyuyorum. Kasabanin cektigim birkac goruntu videolarindan bazi anlari kesip yeni bir film olusturdum. Birde muzik ekledim. Mac Imovie programini yeni ogreniyorum azicik hatalarim var filmcigimde..Olsun o kadar..Yalniz ikinci video bir tezgahi gosteriyor. Orada gramafon satiyorlardir baska objelerin yaninda. Muzik eklemedim cunku gramafon calisiyordu ve onun cikardigi ses duyulsun istedim.Video koymama ragmen kilise,meydan ve tek eczanenin fotograflarini da eklemeden duramayacagim. Eczaneye esimle bayildik. Baktigi manzara oyle guzelki. Videoda biraz gozukuyor.Orada calismak ne keyif!!. Yesil hac isareti gibi olan ev tanimak icin soyluyorum.Insana keyif ve mutluluk veren bu kucucuk kasabayi gormus olduguma cok mutluyum.







Bit Palas, Elif Safak

Ben bu kadini cok sevecegimi biliyorum zaten ta en bastan. Bir cirpida bu kitabini da bitiriverdim. Ask hakkinda yazarken ilk bu kitabini aldigimi ve Elif Safak diye bir yazarin oldugunu o gun ogrendigimi belirtmistim. Kitabin kapagina bayilmistim ve ayrica yazarin Turk olmasi ilgimi cekmisti.

Bit Palas'i Italyanca okumak ilgincti ama acikcasi Turkce'de okumak isterim birgun.Ama anladigim kadari ile cok iyi cevrilmis cunku kitabi elimden birakamadim. Ilk okudugum kitabi Ask'ta nasil akici bir dil varsa, bu cok daha detayli kitabinda da dili akici geldi bana.

Ben cok sevdim bu kitabi. Bonbon Palas apartmani ve onun sakinlerini hikaye ediyor kitap guya. Bir daireden bir daireye atlayarak bu kisilerin korkulari,mutluluklari,yanlislari,sirlarini hikaye ediyor. Hikaye icinde hikaye var kitapta. Orhan Pamuk'u animsatan inanilmaz detay iceren uzun paragraflara Pamuk manyagi olarak tabii bayildim. Inanilmaz bir hayal gucu ve cok kuvvetli bir tasvir yetenegi var Elif Safak'ta. Konu sadece Bonbon Palas sakinleri de degil; birde cop ve bocekler uzerine yaptigi tanimlamalar ve yorumlar ve genel olarak kitapta devamli deginilen cop ve cop kokusu var. Kitabin kurgusuna bu basit gorunen konular o kadar guzel baglanmiski.Ayrica cok sasirtici bir son bekliyor okuyucuyu.

Her zamanki gibi anlatmiyorum cunku okuyanlar olacaktir diye. Kisa ve oz yorum yapiyorum.Orhan Pamuk'un benim icin basyapiti olan Kara Kitap'i okurken cok alt cizmistim. Bu kitabi okurken de inanilmaz derecede alt cizdim. Bu kitapta daha cok kahkaha attim. Ara ara huzunlendim de. Aslinda roman olarak hic alakasi olmasa bile uzun tasvirleri ve Istanbul ile ozdeslesme ve sehri bir insan gibi gormesi bana Kara Kitap'i animsatti. Bence Pamuk ve Safak Istanbul'a benzer gozler ile bakiyorlar. Safak tabii ne kadar Istanbul sehri ile ic ice olmus bilemem. Pamuk kadar bu sehirde yasamamis sanirim ama iyi gozlemlemis. Umarim Istanbul'da gecen baska kitabi vardir. Bakalim okudukca gorecegim.

Degisik yasamlar,kisiler,inanislar ve dusunceler bir arada toplanmis kitapta,ne bileyim cok sevdigim turlu yemegi gibi. Fakat hepsi birbirine yakismis,uymus ve cok guzel bir kurguda yazilmis ve hic dikkatiniz dagilmadan okuyorsunuz ve inanilmaz zevk aliyorsunuz. Ben cok severdim o turlu yemegini benim gibi duskunleri beni anlar. Degisik sebzeler bir arada ama hepsi uyum icinde birlikte nefis tadi olan bir yemek olusturmuslar. Ne eksik var ne fazla...

Benim gibi detay sevenlerin hic bikmadan okuyacagi bir kitap. Uzun aciklama ve detaylari sevmeyenler; uzun cumleler icinde bogulup, kitabin ozunu anlamadan tekrar rafa birakabilirler ve kitaba yazik olur acikcasi..

7 Ekim 2009 Çarşamba

Sonbahar öncesi bahçeme zaman ayırdım...

Gecen Cumartesi herhalde alti saat bahcede calismisimdir. Rahmetli kopegim sagolsun son aylarinda bahcedeki bitkilerin bir kismini halletmisti. Ismi latince Ericaceae olan bitkilerin ekili oldugu yere gidip gidip ihtiyacini gorurdu. Herhalde bu bitkinin daglari hatirlatan kokusu av kopegi oldugu icin ilgisini cekiyordu. Zamanla tabii patilerinin degmedigi en dis kisim disinda yerde ekili birsey kalmadi!!

Tum topragi capaladim,yabani otlari yoldum ve topragi hazirladim. Sabah aldigim yeni erica'lari bir guzel ektim. Iyi bir calisma oldu. Yoruldum ama isim bitipte; mis gibi kokan topraktaki bu guzel renkli bitkileri duzenli ekilmis halde gorunce tum yorgunlugum gecti. Ucta olan zarar gormemisler 2004 yilinin Ekim ayinda ekilmisti. Ne kadar buyuk duruyorlar yenilerin yaninda. Mahsus fotograflarini cektim hatirlamak icin. Bakalim kac sene sonra tamamen buyuyecekler ve topragi kapayacaklar.. O hale geldiklerinde yine fotograf cekerim. Burada hava cogu zaman yagisli oldugu icin bitkiler inanilmaz hizli buyuyor.

Bahcenin diger bir bolumu sirf lavanta idi. Cok guzel ve mis kokulu bir cicek. Ama arilari topluyor ve inanilmaz buyuyor. Yilda uc kez budaman lazim. Lavantalarimizin cogunu soktuk cok az bir bolum biraktik. O bos kalan yere de yine erica ve baska bir cins bitki ektim. Bu sefer erikalari farkli sectim. Bazilari kisin bazilari baharda cicek acacaklar.

Saksilara da cicek diktim. Yine boyle tum mevsim yasayan ve soguga, kara,don olayina dayanikli bitkiler. Hala isim bitmedi artik onumuzdeki haftaya son saksilari bitiririm.Yillar once bahce ile ugrasmayi bu kadar sevecegim soyleseler inanmazdim. Gecen kisin yagan kar balkonumdaki ciceklerin de bazilarini oldurmustu. Orayi da biraz yeniledim. Esimin itirazlarina ragmen kucuk bir sarmasik bile ektim .Her tarafa yayilirsa sen kesersin dedi. Cunku balkon saksilarinin altinda olan sarmasik farkli o bir sure sonra kuruyor. Yeni diktigim yesil sari sarmasik hep yesil.

Bilhassa annem de gorsun diye cektim ve fotografi koyuyorum. Birde tabii 1 sene sonra ne hala gelecekler diye hatirlamak icin :))
Bugun sabah hava kapali idi. Kac gundur kapali ama 24 derece ve hic yagmur yok. Azicik suladim bahceyi.Hic ise gitmek istemedim. Oyle bahcede oturup ciceklere,bitkilere bakinmak, cay icmek istedim. O kadar huzurlu bir ortam vardi ki.. Bazen ev kadini olmak istiyorum. 40 yas sonrasi bu istek iyice artti. Evim ve bahcem ile ugrasacak zamanim daha fazla olsun,rahatca yemek yapip, egleneyim ve rahatca kitap okuyayim.Hic denemedim,nasil olurdu acaba? Is hayatini ozler miydim??