Uzak kaldım çok blogumdan.Bunu biliyordum ve yazmıştım.Büyük bir heves ile ders çalışıyorum. Umarım Temmuz ayında katılacağım öğretmenlik kursu öncesi hazırlık için önerdikleri iki kitabı okudum. Biraz verdikleri hazırlık ödevlerini yapmaya başladım. Dün sekiz tane yapmışım! Sevindirik oldum ve bugün bloga yazayım dedim.
Kaplan yılı başladı ve günler akıp gidiyor.Bu aralar ofistende uzak kaldım.Müşterileri Noel'de ziyaret edememiştik. Cremona,Verona,Como öyle dolaştık. Küçük yerel lokantalarda güzel yemekler yedik ama vakitsizlikten yazamıyorum.
Kış iyice bastırdı. Cumartesi arkadaş toplantısı filan olmazsa en büyük eğlencemiz Dvd kiralayıp film seyretmek. Çok film seyrediyorum ama hiçbirini yazmıyorum. Blog olayına gireli ancak beni çok etkileyenleri yazıyorum.
Avatar filmi hakkında nasıl yazmam??? Bu filmin dünyada son gösterime girdiği ülke İtalya. Noel filmleri iş yapsın diye beklediler sanırım. Tabii çıkar çıkmaz hemen yer ayırtıp 3 boyutlu izlemeye gittik. O kadar güzel, o kadar görsel ki 3 boyut olmasa da birşey fark etmeyecek. İki saat kırk dakika nasıl geçti anlamadım. Gece gözüme uyku girmedi. Devamlı olarak gördüğüm sahneler yeniden hayalimde canlandılar. Filmi göreli üç hafta oldu ama hala etkisindeyim ve beynimde yaşıyor. Dvd olarak kiralayıp tekrar seyretmeye can atıyorum desem. Bu Perşembe tatil sonrası yeniden yogaya başlıyorum. Ders sonu yaptığımız 15 dakikalık meditasyon ve gevşemede biliçaltımdan bir bir bu görüntüler çıkacak eminim.
Dün değişik bir yazı okudum. Avatar filmi dünyada hasılat rekoru kırıp aynı rejisörün diğer filmi Titanic'i geçmiş ama Kuzey Amerika'da henüz geçememiş. Fakat istatistikler enflasyon göz önünde bulundurularak yapılınca rekor hala' Rüzgar gibi Geçti ' filminin elinde imiş.
Filmin konusunu anlatmayacağım bile. Görmeyen azdır bu filmi!! Yazıma denk gelen seyretmemişler varsa koşun sinemaya ya da gösterimden çıktıktan sonra okursanız koşun dvd'sini kiralamaya. Ben fazla bilim kurgu sevmem ama bu film başka. Zaten dedikleri gibi çok antimilitarist ve çevreci. Dünya insanını çok iyi elestirmiş.
Şahaser görselliğine dönersek.. James Cameron'u tebrik ediyorum. Zaten son teknoloji ile yapılan çekimler muhteşem ama ne hayal gücü varmış bu adamda. Bu filmi yapmayı 15 sene önce düşünmüş ama teknolojik imkanlar çekmeye yeterli olmadığı için beklemiş!! Pandora gezegeninin güzelliği,renkleri,yaşayan canlıların renkleri ve özellikleri ile farklılığı... Bir rüya gibiydi. O kadar canlı,o kadar büyüleyici görüntülerdi ki aklımdan çıkaramıyorum.
Bu filmde bile ağlamayı becerdim. Yarı insan yarı yerli olan kahraman uçmayı ögrenip aşık olduğu yerli kadın ile o güzel yüksek,yeşil dağların arasında, göklerde rengarek,kocaman, zümrüdü anka kuşu tarzı masalımsı kuşuyla uçarken koptum. İki resim koyuyorum biraz yaşatsın diye görüntüyü. Kuşları veya çicekleri diğer canlıları gösteren fotoğrafları internetten bulup koymak isterdim ama bulunmuyor. Olsun belki daha iyi. Görmemiş olanlar merak edip gider!! Ayrıca kuşları uçak gibi kullanan Pandora yerlileri ile metal uçaklar üstündeki acımasız dünyalıların savaşı da bir o kadar etkileyici ve düşündürücü idi.
2 yorum:
Ben de seyrettikten 2-3 sonra bile hala filmin ciddi anlamda etkisindeydim.Sürekli o muhteşem güzellikteki çiçekler, ağaçlar , tören sahneleri gözümün önündeydi.Bir arkadaşım -Cennet böyle bir yer olsa gerek - dedi hatta:))Tam olarak neden ağladığımı bilemesem de 3 kere usul usul ben de ağladım.Tek kelime ile alkışları hakeden bir film.
Aman ne guzel boyle bir filmde aglayan baskalarinin da oldugunu gormek. :))
Yorum Gönder