Apple yine en büyük olduğunu gösterdi.Dün Ipad tanıtıldı ve piyasaya Italya'da Mart ayında sürülecek. Bir Apple hayranı olarak pek heyecanlandım.Evimde IMac var,telefonum Iphone ve ikisini de kullanmaktan çok memnunum ve telefonuma aşığım. Eşim de süper bir Ipod olan Itouch var. Evimizde wireless olduğu için gazetesini sabahları banyoda Itouch'ın dan okuyor. Müziklerimizi Bose sistemine bağladığımız Iphone veya Itouch ya da oğlumun Ipod'dan dinliyoruz. Yani ailecek tam destek var Apple'a.
Apple sonrası Nokia,Siemens gibi firmalar touchscreen teknolojisi ile telefon yaptılar ama hiçbiri Iphone'un yerini tutamadı. Zaten touchscreen'i bu şekilde kullanmayı yaratan Apple'cılar. Apple'dan önce davranmak için diğerleri netbook filan çıkardılar piyasaya ama 10 inch büyüklügünde daha gelişmiş ve büyük bir ITouch olan Ipad hepsinin pabucunu dama attı. İsmi üzerine link verdim yukarıda .İngilizce de olsa tanıtım videosunu seyretmenizi tavsiye ederim.Böyle bir güzellik, böyle bir teknoloji yok..Yer olduğu için tabii mail,fotoğraf saklama aplikasyonları muhteşem. Fiyatı da Iphone'dan bile az.500 euro..
Benim hayalim bir dizüstü bilgisayara sahip olmaktı ve Apple Macbookair 13 inch olanı isteyip,' ya bunun 10 inch'i yapılmayacak mı?' diyordum. Ipad 10 inch ve touchscreen aynı Iphone sistemi ve küçücük diz bilgisayarı ama gücü bir o kadar büyük. Üstelik Ipad'a Iwork yani Faces,Numbers gibi programları da Appstore'dan çok az bir bedel ile satın alıp ekliyorsun, Iphone'a application alır gibi. (Mac sistemini bilmeyenler için bilgi: word,excel programlarının Mac versiyonu bunlar)
Bir "tablet" yani türkçe levha,kitabe,bloknot biçiminde olan yeni iPad için The Wall Street Journal şu yorumu yapmış. Tercüme etmeden aşağı kopyalıyorum.Çok beğendim lafı.
"Last time there was this much excitement about a tablet, it had some commandments written on it."
Seni seviyorum Steve Jobs!!! Sizleri seviyorum Apple takımındaki beyinler!!
Zaten kendiniz tanıtım videosunda yarattığınız harikaya fenomen diyorsunuz ve size çok hak veriyorum. Bloga iPad aldım değip Benim Must'lar kısmına yazacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.
29 Ocak 2010 Cuma
27 Ocak 2010 Çarşamba
Avatar
Uzak kaldım çok blogumdan.Bunu biliyordum ve yazmıştım.Büyük bir heves ile ders çalışıyorum. Umarım Temmuz ayında katılacağım öğretmenlik kursu öncesi hazırlık için önerdikleri iki kitabı okudum. Biraz verdikleri hazırlık ödevlerini yapmaya başladım. Dün sekiz tane yapmışım! Sevindirik oldum ve bugün bloga yazayım dedim.
Kaplan yılı başladı ve günler akıp gidiyor.Bu aralar ofistende uzak kaldım.Müşterileri Noel'de ziyaret edememiştik. Cremona,Verona,Como öyle dolaştık. Küçük yerel lokantalarda güzel yemekler yedik ama vakitsizlikten yazamıyorum.
Kış iyice bastırdı. Cumartesi arkadaş toplantısı filan olmazsa en büyük eğlencemiz Dvd kiralayıp film seyretmek. Çok film seyrediyorum ama hiçbirini yazmıyorum. Blog olayına gireli ancak beni çok etkileyenleri yazıyorum.
Avatar filmi hakkında nasıl yazmam??? Bu filmin dünyada son gösterime girdiği ülke İtalya. Noel filmleri iş yapsın diye beklediler sanırım. Tabii çıkar çıkmaz hemen yer ayırtıp 3 boyutlu izlemeye gittik. O kadar güzel, o kadar görsel ki 3 boyut olmasa da birşey fark etmeyecek. İki saat kırk dakika nasıl geçti anlamadım. Gece gözüme uyku girmedi. Devamlı olarak gördüğüm sahneler yeniden hayalimde canlandılar. Filmi göreli üç hafta oldu ama hala etkisindeyim ve beynimde yaşıyor. Dvd olarak kiralayıp tekrar seyretmeye can atıyorum desem. Bu Perşembe tatil sonrası yeniden yogaya başlıyorum. Ders sonu yaptığımız 15 dakikalık meditasyon ve gevşemede biliçaltımdan bir bir bu görüntüler çıkacak eminim.
Dün değişik bir yazı okudum. Avatar filmi dünyada hasılat rekoru kırıp aynı rejisörün diğer filmi Titanic'i geçmiş ama Kuzey Amerika'da henüz geçememiş. Fakat istatistikler enflasyon göz önünde bulundurularak yapılınca rekor hala' Rüzgar gibi Geçti ' filminin elinde imiş.
Filmin konusunu anlatmayacağım bile. Görmeyen azdır bu filmi!! Yazıma denk gelen seyretmemişler varsa koşun sinemaya ya da gösterimden çıktıktan sonra okursanız koşun dvd'sini kiralamaya. Ben fazla bilim kurgu sevmem ama bu film başka. Zaten dedikleri gibi çok antimilitarist ve çevreci. Dünya insanını çok iyi elestirmiş.
Şahaser görselliğine dönersek.. James Cameron'u tebrik ediyorum. Zaten son teknoloji ile yapılan çekimler muhteşem ama ne hayal gücü varmış bu adamda. Bu filmi yapmayı 15 sene önce düşünmüş ama teknolojik imkanlar çekmeye yeterli olmadığı için beklemiş!! Pandora gezegeninin güzelliği,renkleri,yaşayan canlıların renkleri ve özellikleri ile farklılığı... Bir rüya gibiydi. O kadar canlı,o kadar büyüleyici görüntülerdi ki aklımdan çıkaramıyorum.
Bu filmde bile ağlamayı becerdim. Yarı insan yarı yerli olan kahraman uçmayı ögrenip aşık olduğu yerli kadın ile o güzel yüksek,yeşil dağların arasında, göklerde rengarek,kocaman, zümrüdü anka kuşu tarzı masalımsı kuşuyla uçarken koptum. İki resim koyuyorum biraz yaşatsın diye görüntüyü. Kuşları veya çicekleri diğer canlıları gösteren fotoğrafları internetten bulup koymak isterdim ama bulunmuyor. Olsun belki daha iyi. Görmemiş olanlar merak edip gider!! Ayrıca kuşları uçak gibi kullanan Pandora yerlileri ile metal uçaklar üstündeki acımasız dünyalıların savaşı da bir o kadar etkileyici ve düşündürücü idi.
Kaplan yılı başladı ve günler akıp gidiyor.Bu aralar ofistende uzak kaldım.Müşterileri Noel'de ziyaret edememiştik. Cremona,Verona,Como öyle dolaştık. Küçük yerel lokantalarda güzel yemekler yedik ama vakitsizlikten yazamıyorum.
Kış iyice bastırdı. Cumartesi arkadaş toplantısı filan olmazsa en büyük eğlencemiz Dvd kiralayıp film seyretmek. Çok film seyrediyorum ama hiçbirini yazmıyorum. Blog olayına gireli ancak beni çok etkileyenleri yazıyorum.
Avatar filmi hakkında nasıl yazmam??? Bu filmin dünyada son gösterime girdiği ülke İtalya. Noel filmleri iş yapsın diye beklediler sanırım. Tabii çıkar çıkmaz hemen yer ayırtıp 3 boyutlu izlemeye gittik. O kadar güzel, o kadar görsel ki 3 boyut olmasa da birşey fark etmeyecek. İki saat kırk dakika nasıl geçti anlamadım. Gece gözüme uyku girmedi. Devamlı olarak gördüğüm sahneler yeniden hayalimde canlandılar. Filmi göreli üç hafta oldu ama hala etkisindeyim ve beynimde yaşıyor. Dvd olarak kiralayıp tekrar seyretmeye can atıyorum desem. Bu Perşembe tatil sonrası yeniden yogaya başlıyorum. Ders sonu yaptığımız 15 dakikalık meditasyon ve gevşemede biliçaltımdan bir bir bu görüntüler çıkacak eminim.
Dün değişik bir yazı okudum. Avatar filmi dünyada hasılat rekoru kırıp aynı rejisörün diğer filmi Titanic'i geçmiş ama Kuzey Amerika'da henüz geçememiş. Fakat istatistikler enflasyon göz önünde bulundurularak yapılınca rekor hala' Rüzgar gibi Geçti ' filminin elinde imiş.
Filmin konusunu anlatmayacağım bile. Görmeyen azdır bu filmi!! Yazıma denk gelen seyretmemişler varsa koşun sinemaya ya da gösterimden çıktıktan sonra okursanız koşun dvd'sini kiralamaya. Ben fazla bilim kurgu sevmem ama bu film başka. Zaten dedikleri gibi çok antimilitarist ve çevreci. Dünya insanını çok iyi elestirmiş.
Şahaser görselliğine dönersek.. James Cameron'u tebrik ediyorum. Zaten son teknoloji ile yapılan çekimler muhteşem ama ne hayal gücü varmış bu adamda. Bu filmi yapmayı 15 sene önce düşünmüş ama teknolojik imkanlar çekmeye yeterli olmadığı için beklemiş!! Pandora gezegeninin güzelliği,renkleri,yaşayan canlıların renkleri ve özellikleri ile farklılığı... Bir rüya gibiydi. O kadar canlı,o kadar büyüleyici görüntülerdi ki aklımdan çıkaramıyorum.
Bu filmde bile ağlamayı becerdim. Yarı insan yarı yerli olan kahraman uçmayı ögrenip aşık olduğu yerli kadın ile o güzel yüksek,yeşil dağların arasında, göklerde rengarek,kocaman, zümrüdü anka kuşu tarzı masalımsı kuşuyla uçarken koptum. İki resim koyuyorum biraz yaşatsın diye görüntüyü. Kuşları veya çicekleri diğer canlıları gösteren fotoğrafları internetten bulup koymak isterdim ama bulunmuyor. Olsun belki daha iyi. Görmemiş olanlar merak edip gider!! Ayrıca kuşları uçak gibi kullanan Pandora yerlileri ile metal uçaklar üstündeki acımasız dünyalıların savaşı da bir o kadar etkileyici ve düşündürücü idi.
8 Ocak 2010 Cuma
2010 Kaplan Yılı
Yılın ilk yazısını 8 Ocak günü yazıyorum. Biraz geç kalmışım valla. Öncelikle takvimi güncelledim.Yalnız ben bu yıl bu takvimde uyuyan bebek gibi olmayacağım!! Çok daha hareketli olacağım.Çin ve Tibet astrolojisine göre 2010 Kaplan yılı. Kaplan cesareti,gücü,enerjiyi simgeliyor ve çoğu kişi için yenilikler ile dolu bir yıl olucak.
Ben hayatımda ve işimde bir değişiklik yapmayı düşünmüyorum ama bu yıl kendimi geliştirmek ve zenginleştirmek için Celta yani Cambridge İngilizce öğretmenlik sertifakasını almak için bir kursa katılacağım. Çok ağır bir tempoda olan bu kursa ana dili İngilizce olmayanları da kabul ediyorlar ama İngilizcenin seviyesinin çok iyi derecede olması neredeyse ana dilin gibi bilmen gerekiyor. Aralık ayının ilk haftası hocalar ile ilk görüşmeye gittim ve bana ön kabul teyidini verdiler. Sevincimin tam olması için Mart ayı gibi olacak ikinci görüşmenin de iyi geçmesi ve kursa tam kabul teyidini almam lazım. O zamana kadar bol bol İngilizce gramer çalışıp,' İngilizce nasıl öğretilir? ,bir öğretmen nasıl olmalıdır? ' gibi konularda referans verilen kitapları okumam ve hazırlanmam lazım. Benim yapmak istediğim yoğun bir aylık intensive kurs bazen düzenlenmiyormus çünkü o kursu başarı ile bitirecek yeterli kişi sayısına ulaşamıyorlarmış. Kursun altı aylık daha yavaş ritmli olanı var ama ben full time başka bir işte çalışan biri olarak bunu yapamam.Umarım Temmuz ayında bu kurs düzenlenir ve bende trainee yani öğrencilerden biri olurum.
İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olarak benim üniversite diplomamı bu sertifika çok güzel tamamlayacak. Belki hiçbir zaman öğretmen olmayacağım ama hayatta ne olacağını bilemeyiz. Yıllardır yapmak istediğim bu şeyi gerçekleştirmek için 2010 ideal bir yıl.
Bloguma devamlı yazamayacağım. Önemli olayları,bir konseri,bir yemeği yazacağım elbet ama sevgili okuyucularım çok sık yazı göremeyebilirler. Boş zamanımı bol kitap okumaya ayırmam lazım. Roman ve dergi de okumayacağım sırf İngilizce üzerine okuyacağım. Kurs ve ikinci görüşme öncesi verdikleri ve tamamlamam gereken elli ayrı' task' bir değişle ödev var.
Bu kararı aldığım için çok mutluyum. Ömür boyu öğretmenlik yapmasam bile bu beni kişi olarak zenginleştirecek. Belki devamında ek kurslar alırım ama ilk hedef bu kursa kabul edilmek ve başarı ile tamamlamak. Kursta gün boyu İngilizce ve o dili öğretme üzerine eğitim olacak ama zaman zaman gerçek öğrencilere sınıfta ders verme pratiği de yapacağız. Olur da kabul edilirsem zaten blogda günlük deneyimlerimi ve düşüncelerimi bir ay boyunca yazmak isterim. Biraz da ilerisi ve kendim için..
Yeni yılda ilk yazım benim için olacak yeni bir deneyimden bahsediyor. Heyecanlıyım ve içim ders çalışma arzusu ile dolu. Üniversite yıllarına geri döndüm. Hayatıma gelen bu yeni heyecan ve enerjiden ötürü pek memnunum. Tüm okuyucularıma ve belki de bana arada bir göz atan ama yorum yazmadıkları için tanımadığım diğer kişilere öncelikle sağlıklı ve mutlu bir 2010 diliyorum. Dilerim herkes bu Kaplan yılında bir değişiklik yapar,arzu ettiği bir şeyi gerçekleştirir,istediği bir işi bulur, daha genç olanlar belki anne baba olur, kimileri yeni bir okula başlar,yeni bir dil öğrenir,yeni bir ülkeye gider,yeni bir dans öğrenir,yeni bir işletme açar,yeni bir eser yaratır.... Böyle sayfalarca devam eder insan demi??? Önemli olan gönlünün istediğini bilinçle yapmak.
Ben hayatımda ve işimde bir değişiklik yapmayı düşünmüyorum ama bu yıl kendimi geliştirmek ve zenginleştirmek için Celta yani Cambridge İngilizce öğretmenlik sertifakasını almak için bir kursa katılacağım. Çok ağır bir tempoda olan bu kursa ana dili İngilizce olmayanları da kabul ediyorlar ama İngilizcenin seviyesinin çok iyi derecede olması neredeyse ana dilin gibi bilmen gerekiyor. Aralık ayının ilk haftası hocalar ile ilk görüşmeye gittim ve bana ön kabul teyidini verdiler. Sevincimin tam olması için Mart ayı gibi olacak ikinci görüşmenin de iyi geçmesi ve kursa tam kabul teyidini almam lazım. O zamana kadar bol bol İngilizce gramer çalışıp,' İngilizce nasıl öğretilir? ,bir öğretmen nasıl olmalıdır? ' gibi konularda referans verilen kitapları okumam ve hazırlanmam lazım. Benim yapmak istediğim yoğun bir aylık intensive kurs bazen düzenlenmiyormus çünkü o kursu başarı ile bitirecek yeterli kişi sayısına ulaşamıyorlarmış. Kursun altı aylık daha yavaş ritmli olanı var ama ben full time başka bir işte çalışan biri olarak bunu yapamam.Umarım Temmuz ayında bu kurs düzenlenir ve bende trainee yani öğrencilerden biri olurum.
İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunu olarak benim üniversite diplomamı bu sertifika çok güzel tamamlayacak. Belki hiçbir zaman öğretmen olmayacağım ama hayatta ne olacağını bilemeyiz. Yıllardır yapmak istediğim bu şeyi gerçekleştirmek için 2010 ideal bir yıl.
Bloguma devamlı yazamayacağım. Önemli olayları,bir konseri,bir yemeği yazacağım elbet ama sevgili okuyucularım çok sık yazı göremeyebilirler. Boş zamanımı bol kitap okumaya ayırmam lazım. Roman ve dergi de okumayacağım sırf İngilizce üzerine okuyacağım. Kurs ve ikinci görüşme öncesi verdikleri ve tamamlamam gereken elli ayrı' task' bir değişle ödev var.
Bu kararı aldığım için çok mutluyum. Ömür boyu öğretmenlik yapmasam bile bu beni kişi olarak zenginleştirecek. Belki devamında ek kurslar alırım ama ilk hedef bu kursa kabul edilmek ve başarı ile tamamlamak. Kursta gün boyu İngilizce ve o dili öğretme üzerine eğitim olacak ama zaman zaman gerçek öğrencilere sınıfta ders verme pratiği de yapacağız. Olur da kabul edilirsem zaten blogda günlük deneyimlerimi ve düşüncelerimi bir ay boyunca yazmak isterim. Biraz da ilerisi ve kendim için..
Yeni yılda ilk yazım benim için olacak yeni bir deneyimden bahsediyor. Heyecanlıyım ve içim ders çalışma arzusu ile dolu. Üniversite yıllarına geri döndüm. Hayatıma gelen bu yeni heyecan ve enerjiden ötürü pek memnunum. Tüm okuyucularıma ve belki de bana arada bir göz atan ama yorum yazmadıkları için tanımadığım diğer kişilere öncelikle sağlıklı ve mutlu bir 2010 diliyorum. Dilerim herkes bu Kaplan yılında bir değişiklik yapar,arzu ettiği bir şeyi gerçekleştirir,istediği bir işi bulur, daha genç olanlar belki anne baba olur, kimileri yeni bir okula başlar,yeni bir dil öğrenir,yeni bir ülkeye gider,yeni bir dans öğrenir,yeni bir işletme açar,yeni bir eser yaratır.... Böyle sayfalarca devam eder insan demi??? Önemli olan gönlünün istediğini bilinçle yapmak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)