
Neyse bu yaz Alaçatı'daki kitapçımdan bir sürü Elif Şafak almıştım. Birden elim Siyah Süt'e gitti. Başladım okumaya. Bu aralar çok yoğun ve uykusuz olmama ve okumaya az vakit ayırmama rağmen bir haftada bitiverdi. Elif Şafak öyle akıcı yazıyorki,kitaplarını elime alınca bırakamıyorum.
İki çocuk annesi olarak doğum sonrası bunalımını yaşamadım çok şükür. Ama çocuk sahibi olmayı hep istememe rağmen ikinci çocuğuma karar verirken bayağı zorlandım. Kitapta Elif Şafak beyninden geçen düşünceleri,değişik istekleri,çelişkileri ve duyguları içimdeki sesler diye tanımlamış ve hepsine birer isim vermiş. Anaç Sütlaç Hanım ya da Hıfzı Nefs Hanım gibi...Onlar ile konuşuyor ve tartışıyor. Elif Şafak'ın anne olmaya karar verirken yaşadığı çelişkileri ben ikinci çocuğa karar verirken yaşadım.Benimde içimde de binbir ses konuştu. O yüzden bu kitabı çok sevdim. Anne olma kararı verirken yaşanan çelişkiler ve doğum sonrası çoğu annenin başına gelen depresyon bu kadar tatlı ve değişik bir şekilde anlatılamaz. Bu kitabı sevmemin başka bir sebebi de aynı anda bir sürü kadın yazarın annelik üzerine yaşadıklarını ve hayatlarından bir bölümü anlatıyor. Anne olmuş veya olmamış meşhur kadın yazarların yaşadıkları olaylar ve baş ettikleri sorunlar hakkında bigi sahibi oldum. Zaten eser otobiyografik. Kendisinin anne olmaya doğru ilerlerken yaşadıklarını ve sonrasında başına gelenleri diğer kadın yazarlarında hayatlarından örnekler vererek yazmış ve tabii devamlı bir iç sesler ordusu konuşma ve çatışması var.. Okunası bir kitap. Anne olsanızda olmasanız da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder