Aklimda ne zamandir noel hakkinda yazmak var ama bu sene bir garip 7 -8 gun kaldi noel gunune ve nasil gectigini anlamadim. Milano dun yazdigim gibi 7 aralik itibari ile isiklandirilir ama bu sene Milano'ya o tarihten sonra gece inmedim bile.. Gecen hafta Istanbul'da olmamim etkisi buyuk tabii. Artik son haftaya girdik.. 24 Aralik Noel arifesi 25 Aralik ise noel... Belki bu haftasonu Milano'ya kacarim aksam , biraz isiklandirilmis sehrin resmini cekerim .. Kimbilir.. Turkiye'de cikmistir belki, burada noel ustu iyi cocuk filmleri cikar. 19 Aralik Madagaskar 2 cikiyor. Cocuklar cok gormek istiyor.. Acikcasi ben ve esimde istiyoruz cunku cok komik ve guzeldi birincisi.. Filme Milano merkezde gidip, biraz isiklara da bakalim bari...
Noeli ilk defa 1985 yilinda, 15 yasimda iken, Amerika'da yasadim .. O zaman buyulenmistim. Yaninda kaldigim Amerika'li ailenin kucuk kizi hala Noel Baba'ya inandigi icin, hepimiz hediyelerimizi 25 Aralik sabahi kocaman gorkemli noel agacinin altinda bulmustuk.. Gercegi bilmeme ragmen bende cocuk gibi sevinmistim.. Kaderim Italyan ese sahip olup, Milano'ya yerlesmekmis .. Tabii 1992 yilinda beri her sene noeli yasiyor ve kutluyorum ... Italyan aile kutluyor, sonrasinda cocuklarim oldu, onlar zaten Noel babaya inaniyor... Bende hiristiyan olmamama ragmen her yil dort gozle bekliyorum bu ozel gunu. Zaten kimse burada dinle fazla bagdastirmiyor bu kutlamayi. Kayinvalidem gibi dinine bagli olanlar, noel gunu ayine gidiyor ama cogu insanin derdi evlerini guzelce suslemek, guzel kokulu mumlar yakmak, tatlilar yemek veya pisirmek,birbirine ve cocuklarina alacaklari hediyeleri dusunmek ve tabii yapacaklari tatili ya da o gunlerde pisirecekleri yemekleri planlamak oluyor.Cocuklar bir ay onceden Noel Baba'ya istek mektubu yazip,gun saymaya basliyorlar. Etrafta hep bir hareket oluyor.. Dukkanlar suslu,sehir suslu,restoranlar,supermarketler,benzinciler suslu. Isyerlerinde musterilere hediye dagitimi oluyor veya baskalarindan hediyeler geliyor.Mumlar,biskuviler,findik fistik, saraplar,pastalar vs vs.. Bu sene kriz dolayisi ile bu tip hediyeler azaldi tabii..Radyolar devamli noel carkilari caliyor.. En cok calinan genelde White Xmas ve Last Xmas burada...
Noel oncesi olan bu enerjik hava disinda en sevdigim sey ise noel dekorasyonlari. Noel agacina asilan susler veya evde her yere konabilen noel baba,melek,ren geyigi objeleri .. Artik 16 senedir bayagi genis bir koleksiyonum oldu .. Bunlarin en guzelleri Almanya veya Danimarka,Isvec gibi ulkelerden gelenler oluyor. Noeli Copenhagen sehrinde gecirmek hayalim hep vardir ve gerceklerstirmek isterim birgun insallah. Ama esimin anne babasi sag oldugu surece Noeli onlar ile gecirmek farz. Nitekim tum Italyanlar tatilde olmalarina ragmen Noeli herkes ailesi ile gecirir, daga veya yurt disina gidecekler genelde 26 aralik'tan sonra yola cikarlar. Noel arifesi ve gununu aile ile gecirmek kacinilmazdir. Bizde eskiden bayramlar boyleydi.Simdilerde herkes bir yerlere gidiyor. Illaki anne baba ile bayram gecirelim diye ozellikle dikkat edilmiyor. Tabii ben genel konusuyorum ..Istisnalar kaideyi bozmaz..
Bu sene evimi 6 aralik gunu biraz apar topar susledim. Noel agacim ve suslerimin keyfine varamadan, 9 aralik gunu ucaga binip 1 hafta icin Istanbul'a gittim.Istanbul seyehatini tabii hicbirseye degismem o baska. Ama evimde tum lambalari sondurup sadece noel agacinin ve kokulu mumlarimin isigi altinda oturamadim. Bakalim bu aksam biraz soyle tarcin kokulu mumu ve ozel yagimi yakayim. Tarcin,cam agaci ve portakal kokulari karisimi bir yag.
Suslerde degisik seyleri seviyorum. 5 sene evvel Milano el sanatlari fuarinda aldigim noel babami ve yine demirden noel baba kafasi seklindeki mum sondurecegimi cok seviyorum .
Tum noel babalar arasinda favorim bu zayif olani ...Cok ucuk bir noel baba bence :))
Atkili rengeyigim ve melegimi de severim..
Tabii ceviz ve fistik kabuklari ile yapilmis masa susumu de severim..Yapmasi zor degil aslinda. Bir sunger halkaya arkasina kurdan soktugun ceviz ve fistik,findik kabuklarini oyle karisik yerlestiriyorsun sungerin icine batirarak. Bazilarini boyuyorsun ya altin ya da gumus rengi.. Ama zaman lazim. Bunu bana cok yakin bir arkadasimin annesi yapti seneler once.. Kendimde bir tane yapayim diyorum ama her sene useniyorum.
Bir kucuk kapi susum vardi bir de bir hediyenin ustunde gelen sus. Onlari artik vitrin ustlerine takiyorum
Tabii cocuklarin her sene eve getirdigi, okulda kendi elleri ile yaptiklari suslerde oluyor. Onlari da bir yerlere muhakkak asiyorum. Bu pencerenin kenarinda sagda olani , oglum 7 yasinda iken yapmisti. Pek bir gurur duymustum. Kocaman makarnalari yapistirarak yapilmis bir top cicek. Sonra onlari altin renk ile boyamis.. Penceremde birde guzel koku veren aksesuar ve kokulu yag yaktigin caydanlik susu var.. Sise icinde olan tarcin ve elma kokulu kirmizi suyun icindeki tahta cubuklari her hafta ters ceviriyorsunuz. Islak tarafi disari bakiyor ve hava ile kuruyana kadar cok guzel koku veriyor etrafa.. Alakasiz bir noel baba kafasi da var pencere onunde.. Noel ile ilgili birseyi atamiyorum ben maalesef.. Onu da kizima vermisler gecen sene. Noel baba kafasini yere vurunca HoHoho diye guluyor .Meshur sarki " Santa Claus is coming to town" sarkisini soyluyor... O da ani kaldi . Gecen sene herhalde kizim yuz defa dinletmisti bize kafayi yere vurup vurup:))
Gecen sene kapimin eve bakan ic tarafina eski antika bir can almistim.. Cani gorunce asik oldum. Melek seklinde.. Kapi acilip kapandikca cinliyor. Aslinda cani hafif esintili bir yere asmak lazim ki hep cinlasin ama disari asmaya kiyamadim ve de komsulari rahatsiz etmek istemedim. Kapinin yanindan gecerken soyle bir dokunuyorum arada o guzel cin cini duymak icin. Yine gecen sene , kucucuk 20 m2 olsa da , cok cesitli ve gorulmemis noel susu satan dukkanimdan kucuk canlarla suslu ren geyiklerimi almistim. Onlari da asinca kapi pek bir senlikli oluyor.
Gelelim dis kapiya. Genelde kapi girisine celenk sus asilir. Ben deli gibi bu isi sevdigimden giris kapimizin salona bakan kismina yukaridakileri astim . Ama gelenek disari asilmasidir. Aslinda her sene cam agaci dallari,kozalak,kestane filan toplayip , kurutulmus portakal kabuklari ile filan birlestirip cok hos celenkler hazirlanabilir ama vakitsizlik iste. Full time calisinca zor. Bir sene bir arkadasim bana sadece defne yapragi ile celenk yapmisti. Aralara yapma elmalar yerlestirmis ve ustune de tarcin kokulu ve parlak birseyi puskurtmustu. Her kapidan iceri girisimde tarcin kokusunu buz gibi hava ile iceri cekiyordum .. Superdi. O tarcin kokulu seyi bulacagim.. Hala ariyorum..Italya'da zor bulunur boyle seyler. Kuzey Avrupa ulkelerinde aramak lazim. Neyse konuyu yine dagittim cenem dustu her zamanki gibi. Bu sene kucuk favori dukkanimdan kapima dukkan sahibinin yapip tasarladigi susu aldim. Cok hos. Klasik celenk degil cok daha farkli.. Pek bir mutluyum..Bakmaya doyamiyorum....
17 Aralık 2008 Çarşamba
16 Aralık 2008 Salı
07.12 mercatino obei obei, bir noel acik pazari...
Italya'da her kasaba ve sehrin bir koruyucu azizi vardir. Azize Italyanca Santo Ingilizce Saint denir. Koruyucu ise Italyanca Patrono'dur. Milano sehrinin patrono'su Saint Ambrogio'dur..Milano'da o gun bayramdir kimse ise gitmez, sadece dukkanlar acik olur ve tum sehir Noel icin suslenmis olur. O gun Milano icin cok onemli oldugu icin meshur opera binasi La Scala sezonun acilisini ve galayi o gece yapar. Ve yine onemli bir etkinlik ise Milano'nun geleneksel Obei obei acik pazari'dir. Bu pazarin 1866 yilindan beri yapildigi soylenmektedir. Isminin bu garipligi ise soyle aciklanir. Italyanca "oh belli belli" guzeller veya guzel seyler demektir. Bunu Milano sivesi ile soyleyen pazar saticilari " obei obei " olarak telaffuz ettikleri icin pazarda ismini bu deyimden almistir. Annemin burada olmasindan oturu alti senedir gitmedigim pazara bir kere daha gittim. Gecmis yillarda aksamustu yurunemeyecek kadar kalabalik oldugunu hatirladigim icin saat tam dokuzda pazarin kuruldugu alanda idik.. Once kisa bir italyan usulu kahvalti yaptik. Capuccino ictik ve "brioches " yedik yani ici marmelat ve krema dolu ya da bos olan tatli croissant...Bu pazar son iki senedir Milano'nun eski ortacag satosunun etrafinda yapiliyor. Ileride tekrar yillardir yapildigi Saint Ambrogio mahallesine doner mi bilemem..O mahalle dar sokaklari ve guzel roma kilisesi olan Basilica Sant'ambrogio ile cok hos ve ozeldir. Neden orada duzenlenmiyor bende arastirmadim. Sabah erken davrandigimiz icin rahat rahat yuruduk ve cok guzel gezdik. Saat 12'ye yaklastiginda her yer o kadar kalabalik oldu ki kendimizi disari zor attik. Insan kalabaligi icinde, hicbirsey gormeden, itis itis yuruyerek hicbir seyin zevki kalmiyor. O yuzden Milano'da yasayan veya bu pazara birgun yolu dusenlere kesinlikle bizim gibi sabah erkenden gitmelerini oneririm.. Antika kucuk esyalar, noel susleri, afrikalilarin tahta heykel ve sepetleri, Italya'nin cesitli bolgelerinde yapilan salam,soguk et ve peynir cesitleri, zeytin,kurutulmus domates ve binbir cesit seker ve o cins istah acici tatlilarin oldugu tezgahlari zevk ile dolastik. Tabii kuru cicek ,canli cicek , el yapimi bir suru lamba,cerceve gibi seylerde bulunuyor.Keceden yapilmis sapkalardan tutun, yun atki ve deri eldivene kadar degisik giyim esyasi da var.Tabii oglene dogru acikinca da Napoli'lerin tezgahlarinda taze hamuru o an acip kizarttiklari, bizim katmere benzeyen, ustune seker serpip sattiklari meshur "frittelle" den de yemeyi ihmal etmedik. Ben yine kendimi tutamayip Senegal tarzi tipik sepetten aldim ve koleksiyonuma 5.adedi ekledim :)) Annem tahta el yapimi bir cerceve aldi. Ev yapimi bogurtlen receli ve bol bol zeytin aldik.. Tabii dolasirken ikram edilen salam ve peynirleri de tatmayi ihmal etmedik. Ana kiz keyifli bir sabah gecirdik.Birkac resimle gorduklerimizi cektim ama en istah acici olanlari tabiki...
4 Aralık 2008 Perşembe
Balık sevenler için...
Kar durdu,yagmur durdu.. Bugun ilk defa gunes acti Milano'da.. Hava buz gibi ... Gunlerdir kosturup duruyorum. Arabanin vizesini yaptir,cocuklari yeni sezon havuza yazdir,yil sonu okul gosterisi yok resital icin ayarlamalar yap. Simdi birde is seyehatim cikti.. Noel oncesi zaten her zaman kriz zamaninda bile isler daha yogun oluyor.. Oturup kac gundur bir yazamadim.. Aksamlari annemle muhabbet etmeyi tercih ediyorum..Simdi isteyim ama bir 2 dakika ayirip yaziyorum....
28 kasim aksami o kara ragmen, Milano'daki sevgili balik restoranim Raw Fish Cafe'de musteriler ile bulustuk. Milano merkezde olmak isteyen musteriyi oraya goturuyoruz. Balik hali veya pazarinin yaninda burasi. Milano'daki en iyi balik lokantalarindan biri bence.En taze deniz baligi veya herhangi deniz urunu orada bulunur.. Istakozdan istiridyeye,midyeden deniz kestanesine, deniz salyonguzundan , ahtoputun bin cesidine kadar herseyi bulursunuz. Balik ise hangi mevsim ,hangi taze balik yakalanmissa o gelir. Zaten Milano balik pazarina her sali ve cuma guney italya'da yakalanan taze baliklar geliyor. Guney Italya'da bulamazsiniz bu baliklari direk yukari sevk ediliyor daha cok talep var diye. Tabii Fransa'dan istiridye ,Ispanya'dan mevsime gore midye ya da benimbilmedigim baska Avrupa ulkeleriden de gelen urunler var.. Mutfagin onundeki acik balik tezgahinin resmini cektim. Zaten hemen restorana girer girmez gider bakarim oraya. Cogu zaman onun onundeki yuvarlak masayi ayiririz ama bu sefer istemedim .. Cok kar vardi disarida , restoranda sicak ortam istedim. Tezgah dibindeki masa soguk oluyor ne de olsa:)))
Hos sohbet esliginde gecen bir is yemegi oldu. Biz musterileri beklerken karnimiz ac oldugu icin midemize agir gelmeyecek hafif bir sarap sectik sonra baslangiclarda veya Italyanca antipasti'leri yerkende ayni beyaz sarapi ictik. Ribolla gialla Friuli bolgesinden. Sek ama hafif ve meyve cicek kokusu alabildigin guzel bir sarap..
Baslangic olarak vazgecilmezimiz olan istiridyeleri ismarladik . Zaten buz ustunde tepside geliyor kraliceler gibi ; yemeden seyredesin geliyor. Ben hayatimda istiridyeyi ilk defa Italya'da yedim. Fransa'nin Bretagna bolgesinden gelmisti. Zaten en iyileri orada.. Yillar once ilk defa tattigimda sarhos olmustum zevkten. Sanki denizin icinde yuzuyormusum gibi geldi cunku taze yumusak istiridyeyi agzimda cevirirken kumsalin ya da kumsaldaki kayaliklarin,magaralarin o deniz,tuz ve rutubet kokusu genzimi sarmisti..Hala her yedigimde bu manyakca zevki alir ve beynimle cok uzak deniz kasabalarina giderim.. Bu benim yorumum cunku cok seviyorum ama istiridyeden nefret eden ve agzina koymayanlar doludur.. Arkasindan bu restoranda yemeden olmaz diyebilecegim somon,ton ve kilic baligi carpaccio'sundan ismarladik. Limon ve rokaya benzeyen italyanlarin "rucola" salatisi ile geliyor. O kadar tazeler ki cig balik gibi degil - Agzinda dagiliyor insanin.. Hele hafif yag limon ve yaninda biraz rucola ile muhtesem bir tat meydana cikiyor..
Ustune deniz urunlu makarna tatmadan olmaz deyip az porsiyon olsun dedik ve kum midyeli ve hayvarli domatessiz beyaz spaghetti yedik.. Kum midyeli spaghetti yani spaghetti alle vongole veraci'ye bayilirim . Bu yedigimiz onun hayvarlisi idi ve cok guzeldi... Ana yemek icin ise bir klasik ismarlandi. Firinda buyuk bir levrek yaninda kucuk ceri domates, capperi veye turkcesi kapari, siyah zeytin ve patatesle..
Sarap degistirdik iki ribolla gialla sonrasi yine Friuli bolgesinden bu sefer Sauvignon ismarladik. Italya Friuli bolgesinin sauvignon saraplari cok iyi oluyor.. Tavsiye ederim yani yolunuz Italya'ya duser ya da bir Italyan restoranina Turkiye'de giderseniz ,Friuli bolgesinde yapilan Sauvignon'dan ismarlayin..
Ay karnim acikti bu yaziyi bitirince.. Isime doneyim ben.. Zaten gelen telefonlardan yaziyi iki dakika yerine 1 saatte yazdim...
28 kasim aksami o kara ragmen, Milano'daki sevgili balik restoranim Raw Fish Cafe'de musteriler ile bulustuk. Milano merkezde olmak isteyen musteriyi oraya goturuyoruz. Balik hali veya pazarinin yaninda burasi. Milano'daki en iyi balik lokantalarindan biri bence.En taze deniz baligi veya herhangi deniz urunu orada bulunur.. Istakozdan istiridyeye,midyeden deniz kestanesine, deniz salyonguzundan , ahtoputun bin cesidine kadar herseyi bulursunuz. Balik ise hangi mevsim ,hangi taze balik yakalanmissa o gelir. Zaten Milano balik pazarina her sali ve cuma guney italya'da yakalanan taze baliklar geliyor. Guney Italya'da bulamazsiniz bu baliklari direk yukari sevk ediliyor daha cok talep var diye. Tabii Fransa'dan istiridye ,Ispanya'dan mevsime gore midye ya da benimbilmedigim baska Avrupa ulkeleriden de gelen urunler var.. Mutfagin onundeki acik balik tezgahinin resmini cektim. Zaten hemen restorana girer girmez gider bakarim oraya. Cogu zaman onun onundeki yuvarlak masayi ayiririz ama bu sefer istemedim .. Cok kar vardi disarida , restoranda sicak ortam istedim. Tezgah dibindeki masa soguk oluyor ne de olsa:)))
Hos sohbet esliginde gecen bir is yemegi oldu. Biz musterileri beklerken karnimiz ac oldugu icin midemize agir gelmeyecek hafif bir sarap sectik sonra baslangiclarda veya Italyanca antipasti'leri yerkende ayni beyaz sarapi ictik. Ribolla gialla Friuli bolgesinden. Sek ama hafif ve meyve cicek kokusu alabildigin guzel bir sarap..
Baslangic olarak vazgecilmezimiz olan istiridyeleri ismarladik . Zaten buz ustunde tepside geliyor kraliceler gibi ; yemeden seyredesin geliyor. Ben hayatimda istiridyeyi ilk defa Italya'da yedim. Fransa'nin Bretagna bolgesinden gelmisti. Zaten en iyileri orada.. Yillar once ilk defa tattigimda sarhos olmustum zevkten. Sanki denizin icinde yuzuyormusum gibi geldi cunku taze yumusak istiridyeyi agzimda cevirirken kumsalin ya da kumsaldaki kayaliklarin,magaralarin o deniz,tuz ve rutubet kokusu genzimi sarmisti..Hala her yedigimde bu manyakca zevki alir ve beynimle cok uzak deniz kasabalarina giderim.. Bu benim yorumum cunku cok seviyorum ama istiridyeden nefret eden ve agzina koymayanlar doludur.. Arkasindan bu restoranda yemeden olmaz diyebilecegim somon,ton ve kilic baligi carpaccio'sundan ismarladik. Limon ve rokaya benzeyen italyanlarin "rucola" salatisi ile geliyor. O kadar tazeler ki cig balik gibi degil - Agzinda dagiliyor insanin.. Hele hafif yag limon ve yaninda biraz rucola ile muhtesem bir tat meydana cikiyor..
Ustune deniz urunlu makarna tatmadan olmaz deyip az porsiyon olsun dedik ve kum midyeli ve hayvarli domatessiz beyaz spaghetti yedik.. Kum midyeli spaghetti yani spaghetti alle vongole veraci'ye bayilirim . Bu yedigimiz onun hayvarlisi idi ve cok guzeldi... Ana yemek icin ise bir klasik ismarlandi. Firinda buyuk bir levrek yaninda kucuk ceri domates, capperi veye turkcesi kapari, siyah zeytin ve patatesle..
Sarap degistirdik iki ribolla gialla sonrasi yine Friuli bolgesinden bu sefer Sauvignon ismarladik. Italya Friuli bolgesinin sauvignon saraplari cok iyi oluyor.. Tavsiye ederim yani yolunuz Italya'ya duser ya da bir Italyan restoranina Turkiye'de giderseniz ,Friuli bolgesinde yapilan Sauvignon'dan ismarlayin..
Ay karnim acikti bu yaziyi bitirince.. Isime doneyim ben.. Zaten gelen telefonlardan yaziyi iki dakika yerine 1 saatte yazdim...
28 Kasım 2008 Cuma
Yine kar yağıyor
Kari seviyorum hemde cok. Kar yaginca etraf buyulu oluyor. Daha bir sessiz oluyor doga.. Ama birde kar yaginca evde oturabilsem.. Annem sabah yagan kara ve bizim bahcenin goruntusune bakip "ay ne guzel" dedi. Ama tabii o agaclarin ve ciceklerin ustunde karin o guzel goruntusune bakip bunu dedi. Fakat ben ayni seyi dusunmedim cunku ise gitmek zorundaydim. 8 kmlik yolu 1 saatte gidebildik ve ofise vardik.. Her zaman derim kar dagda tatilde iken veya evde oturuyorsan guzel..
Aksam musteriler ile yemege cikmam lazim. Ayagimda lastik yagmur cizmesi ile ciktim. Yanima aksam icin yedek guzel cizme aldim. Sabah ise , is is arkadasimin arabasi ile gittik. O sayede arabadan iki resim cekebildim. Gunes olmadigi ve sabah erken oldugu icin sanki gece gibi cikti.. Gunes yok zaten ve su an saat 10.41 ve hala kar durmadan yagiyor... Aksama yandik Milano'da...
Kahve keyfi
Italyan kahvesi espressoya bayiliyorum.. Tabii iy ve okkali yapilirsa. Turkiye'de cok sulu yapiyorlar.. Burada okkali ve kendi deyimleri ile kisa yapiyorlar.Tadi muhtesem hali ile Italya espresso'nun annesi ama hemen ayak ustu icilip bitiveriyor.. Turk kahvesi is daha baska bir tat..O da ayri guzel. Uzun uzun iciyorsun agzina kahvenin telvesi de geliyor.. Yani apayri bir keyif ..Nedense yalniz icmeyi hic sevmiyorum. Cok nadir yalniz basima turk kahvesi icmisimdir.
Cok sevgili bir kiz arkadasimin hediyesi tarcin aromali turk kahvemi acmak icin annemi bekledim. Bana bu yaz hediye edilmisti dusunun!! Dun aksam o guzel siyah "haremlique" kutusundan cikardik.. (kutu bosalinca kesin turk kahve kutusu olacak ve sanirim hep haremlique tarcinli kahve ile dolu olacak) Icindeki ambalajdan kahveyi kutuya doktuk. Tarcinlar cokmustur diye iyice bir karistirdik. O taptigim tarcin kokusu , diger sevdigim cifte kavrulmus kahve kokusu ile karisti ve burnuma o enfes kokuyu yavas yavas cekerken kendimi cok iyi hissettim..Tadi ise baska bir guzel. Ben zaten az sekerli icerim. Kahveyi icerken arada rahatsiz etmeyecek kadar hafif tarcin kokusu geliyordu.. Haremlique sakizli kahve de satiyormus. Istanbul'a yakinda gidecegim.. Sanirim ilk isim oraya ugramak olacak.. Bu guzel tada anne ile sohbette eklenince keyfim tam oldu valla. Agzim kulaklarimda:))
27 Kasım 2008 Perşembe
Annos geldi İzmir'den..
Annesi hep yaninda olanlar , cogu zaman " amannnn anne , " tamam anne " , "canim niye karisiyorsun bana?" , uff,, puff gibi daha bir suru konusma ile annelerini kirarlar. Tabii anneleri ile yakin iliski icinde olanlari diyorum, mesafeli uzak bir iliskiye sahip olanlari degil.. Ben bile bazen annem uzun kalmaya geldiginde bu gaflete dusuyorum ama hemen kendimi toparliyor ve alttan aliyorum. Cunku bende anne oldum ve ancak o zaman "anne olmak ne demek?? anladim.. Cocuklarim kucuk olmasina ragmen bir ters laflarinin beni nasil uzebildigini gordum ve anneme hak verdim. Ama en onemlisi ben 1992 yilindan beri annemden uzakta Milano'da yasiyorum. Universiteyi Istanbul'da okudum ,yine uzaktik ama ayni sey degildi . Ulke ayni idi cunku. Atlardim Varan'a cuma gecesi , cumartesi sabah yaninda olurdum..Simdi nerde o gunler. En iyi ihtimal yilda iki kere gorusuyoruz . Hadi huzunlendim ,ozledim anne sefkatine ihtiyacim var atlayayim bir gideyim olmuyor..O yuzden annemi hic kirmamaya cok ozen gosteriyorum.. Benim icin cok degerli. Sizlerde sizin icin degerli guzel annelerinizi kirmayin emi?
Acayip tertipli olan annem icin tabii evimi normal disi bir ozen ile topladim. Dun aksam iceri girince huzur bulsun diye. Cunku daginik evi gorunce hemen panik olur o. Bana da gecmis genlerle bu tertip ama annem kadar laboratuar usulu bir duzene sahip degilim.. Annemin evinde hersey simetrik ve belli bir mantik icinde yerlesiktir. Ama susler,esyalar, tablolar yine de dogal ve sicak hava yaratirlar. Benim evime de annemin eli degince hemen belli oluyor. Mutfakta disarida duran ilaclar veya baharatlari bile oyle bir kendi simetrik anlayisina gore yerlestiriyorki, insanin gozu oksaniyor.. Yazi ile anlatmak cok zor..
Ben sevindim ama cocuklarimin agizlari kulaklarinda cunku anneanne geldi.. Onlarda anneanne keyfini ve sevgisini ancak senede bir veya iki kere tadabiliyorlar.
Evin havasi degisti cok mutluyum... Aksamlari uzun uzun sohbet edip , turk kahvesi icebilecegim arkadasim geldi... Ne mutlu bana...
Ileride umarim kendi kizim ve oglum ile boyle bir paylasimim olur. Oglan cocuk ile zor ama hic belli olmaz. Simdiden ogluma bak ileride ben yalniz seninle basbasa yemege cikmak isterim arada. Ben modern anneyim diyorum.. Yani simdi benim esim bana dese "ben Milano'da annem ile guzel bir yemek yemek istiyorum basbasa", hic bozulmam. Ama oyle bir iliski aliskanlik yok .. Baska nesil baska karakterler vs vs.. Ben cikarim valla yemege oglumla ileride .Neyse yine konuyu dagittim ama ne yapayim konusur gibi yazmayi seviyorum..
Aksam yoga var.. Yoga sonrasi annem ile ilk aksam yemegimi yerim.. O beni bekler simdi.
Acayip tertipli olan annem icin tabii evimi normal disi bir ozen ile topladim. Dun aksam iceri girince huzur bulsun diye. Cunku daginik evi gorunce hemen panik olur o. Bana da gecmis genlerle bu tertip ama annem kadar laboratuar usulu bir duzene sahip degilim.. Annemin evinde hersey simetrik ve belli bir mantik icinde yerlesiktir. Ama susler,esyalar, tablolar yine de dogal ve sicak hava yaratirlar. Benim evime de annemin eli degince hemen belli oluyor. Mutfakta disarida duran ilaclar veya baharatlari bile oyle bir kendi simetrik anlayisina gore yerlestiriyorki, insanin gozu oksaniyor.. Yazi ile anlatmak cok zor..
Ben sevindim ama cocuklarimin agizlari kulaklarinda cunku anneanne geldi.. Onlarda anneanne keyfini ve sevgisini ancak senede bir veya iki kere tadabiliyorlar.
Evin havasi degisti cok mutluyum... Aksamlari uzun uzun sohbet edip , turk kahvesi icebilecegim arkadasim geldi... Ne mutlu bana...
Ileride umarim kendi kizim ve oglum ile boyle bir paylasimim olur. Oglan cocuk ile zor ama hic belli olmaz. Simdiden ogluma bak ileride ben yalniz seninle basbasa yemege cikmak isterim arada. Ben modern anneyim diyorum.. Yani simdi benim esim bana dese "ben Milano'da annem ile guzel bir yemek yemek istiyorum basbasa", hic bozulmam. Ama oyle bir iliski aliskanlik yok .. Baska nesil baska karakterler vs vs.. Ben cikarim valla yemege oglumla ileride .Neyse yine konuyu dagittim ama ne yapayim konusur gibi yazmayi seviyorum..
Aksam yoga var.. Yoga sonrasi annem ile ilk aksam yemegimi yerim.. O beni bekler simdi.
23 Kasım 2008 Pazar
Buz gibi bir Kasım sabahı
Sehiri 17 seneden sonra hala cok aramama ragmen , sehirdisinda oturduguma cogu zaman sukrediyorum.Gunboyu ,her degisen mevsimde , guzel goruntuler karsima cikiyor. Ne mutlu bana blogum sayesinde artik yazabilecegim ve saklayabilecegim bu anlari. Sadece bellegimde yasamayacaklar.Album yapmam imkansiz zaten cunku aile,ozel gun,seyehat resimleri ile dolu bilgisayarim bunu kaldiramaz.. Iste blog acmanin bir guzel yani daha.Blogger sahipleri beni ozel p.r'lari olarak tutabilirler valla . Ama cok sevdim ben bu isi:) Elimde degil hissettiklerimi yazmamak. Bu zaten bir anlamda gunlugum degil mi?
Bu sabah yine belimin agrisindan uyuyamadim ve 8.30'da kalktim.Tum aile fertleri gece ucte yatmistik!! Oglumun en yakin arkadasi ilk defa bize yatiya geldi ve oynamaya doymadilar. "Uykumuz hic yok valla" diye diye , gece ucu buldular. Su aralar cektigim bu bel agrisi sayesinde erken kalkiyorum. Yoksa biraksalar oglene kadar uyuyabilirim. Eylul;Ekim aylarinda her sabah 6.30'da kalkip, kopegimi alip yurudum. Ne yazik ki kis g
eliyor ve sabah o saatte acayip karanlik ve soguk. Artik birkac ay sadece Pazar gunleri yuruyebilecegim ,eger yagmur yagmazsa tabii..
Milano'da son 15 gundur yagan yagmurlarin ardindan iki gundur korkunc bir ruzgar vardi.Tum bulutlari def etti.. Bugun sabah masmavi bir gokyuzu var . Milano gokleri, civit mavi, cok nadir olur ama olunca da tadina doyum olmaz. Sabahin buz gibi ,temiz ,mis gibi havasini icime cekerek ,14 yasina basmis , kendi yasli ama kalbi genc kopegimi yanima alarak ciktim..Kolumda ipod'um , gogsumde fotograf makinamla .. Hemen Billy Joel 'in best hits'e ayarladim. " Piano man " esliginde, sabah mahmurlugu hala uzerimde iken yola ciktim. Mizika ile giriyor sarkiya, icim bir hos oluyor ve kendimi cok iyi hissederek giriyorum kirlara.Iki aydir hep bu sarki ile yuruyuse basliyorum..
"Boyle cirkin bir adam nasil boyle guzel bir sese sahip olur ?" diye dusunmusumdur hep.. "Moving out ,Antony's song" ' a gectiginde artik isinmis oluyorum..Hava 5 ° derece olmasina ragmen, yuzumu gunes isigi sicacik oksuyor. " Only the good die young" sonrasi "She always a woman" basliyor. Kirlarda olmanin keyfi ve yalniz olmamin rahatligi ile cok sevdigim bu sarkiyi bagira bagira soyluyorum. Billy abicigimle beraber .Iyiki central park gibi bir yerde degilim yoksa bu sabah konserinden pek memnun olmazdi insanlar. "It's still rock and roll to me " ile ben de dans ediyorum ama arada resim cekiyorum ve guzel havayi icime cekiyorum.. Bu yollarda ancak tek tuk kosana ve avcilara rastlarim.Ama hava soguk ya kimse yok.."Pressure" basladi ve uzaktan karli Alp daglarini goruyorum ve hemen resim cekiyorum.
Milano gunesli ve bulutsuzken , cok genis bir ova uzerine kurulu bir sehir oldugundan her yerden cok uzakta olmalarina ragmen Alp daglari zinciri gozukur. Yururken,cevre yolunda uzaktan bu daglari gorunce kendimi cok iyi hissederim. "Tell her about it" basladi ben Alp daglarini unuttum ve kendi genc kizligima dondum.Tabiki yine dans ederek yuruyor ve Billy abimle beraber soyluyorum sarkiyi.. Kollarim iki yana acilmis ve yerimde donesim geliyor.. "The Longest Time" ile parmaklarimi siklatiyorum bende sarkidaki gibi..Aaa eve varmisim bile:)))
20 Kasım 2008 Perşembe
Anne Geddes
ben anne geddes'i cok seviyorum. cok meshur bir cocuk fotografcisi.sonra fotograflari gunlukler,bilgisayarlarda screensaver,kartpostallar uzerinde cok kullanildi.hala kullaniliyor. ben bir anne geddes hayrani olarak cep telefon tasiyicisina bile sahibim. sitesini hep ziyaret ederim. kucuk kizima oradan cok kiyafet aldim 2 yasina kadar ve tabii plush toy.. Plush toy ayri bir konu zaten hic simdi o konuya girmeyeyim yine uzar yazim.. Baska sefere...Ben desktopta her ay anne geddes calendar kullaniyorum. Her ay bloguma da ekleyecegim. Kasim ayi bitiyor. Ama koydum. Sanirim uzerini tiklayip buyutup gorebilir ve hafizayabilirsiniz.
Ya da siteye girmek lazim.Sitesi super eglenceli zaten.. Benim favori plush toy'um tiger bebek kendime alacagim bir gun. Ama zaten kizimda iki adet biri bear biri bee oglumda bir bear baby toy var anne geddes'in. utaniyorum valla koca kadin.. yalan tabii hicte utanmiyorum.. yasasin yumusak oyuncaklar,, plush toylar..
Bakmak isteyene sitesi www.annegeddes.com
19 Kasım 2008 Çarşamba
Yagsiz elmali tart
Bu aksam yalnizim...Esim arkadaslari ile yemekte. Cocuklar ile oyun , kucuge masal okuma derken ikisini de 21.30'da uyutup hemen kendimi mutfaga attim. Devamli evde yemek pisiren,hamarat bir asci oldugumu zannetmeyin ama guzel kokulu kurabiye ve tart yapma cilginligi icindeyim bu aralar.
Yillar evvel Milano'da ilk yillarimda babamin ve enistemin yakin arkadasi ve Italyan esinin evine gitmistik. O aksamustu bize sadece cay ile bu elmali tarti ikram etmisti. Mis gibi tarcin kokan bu tarti sunarken bize " hic sismanlatmaz cunku icinde tereyag veya margarin yok" demisti. Ben bir yerde guzel birsey tattigim zaman bir kagida mumkunse tarifi yazmaya calisirim. Nitekim o gun annem ve teyzemde yanimdaydilar. Teyzemin yazisi ile bir kagit ustunde bu tarif , Milliyet gazatesinin zamaninda verdigi , kucuk ve mutevazi yemek kitabimin icinde durdu senelerce.. Hic ama hic denemedim ama hep istedim.. Bu gece nasip oldu.. Pek de guzel oldu.Simdi ilik , ilik iki parca yedim yaninda guzel okkali bir espresso ile...
Cok basit aslinda.. Iste tarifi:
2 yumurta
1 bardak seker
1 bardak un
2-3 adet elma
kabartma tozu
tarcin
1 bardak ceviz
Yazim sirasi ile hepsini karistirin. tarcin dozu keyfe gore ama ben bir corba kasigi koydum cunku tarcin delisiyim..kabartma tozu da yazilmamis ne kadar. Ben pek becerikli degilim , kendimce 1 yemek kasigi kadar koydum..maharetli olaniniz belki ayarini daha iyi bilir.
Sonra eski kagittaki tarife o zaman teyzem dinlerken 1 saat orta derecede yazmis teyzem . Panik oldum tabii nasil bilecegim ayari diye. Elektrikli firinimda ben 150° de pisirdim ama valla 40 dakika da pisti.Bence arada kontrol edin..Cikinca hemen agzim yana yana tattim:) Ben metal otantik biskuvi kutusuna koydum.Ama tart kabi olanlar oraya koyabilirler... Bende metal kutu hastaligi da var.. Birgun kutularim ve nereden geldikleri uzerine yazi yazarsam sasmayin.Mesela bu resimde tarti koydugum kutunun icinden zencefil ve karanfilli ince noel biskuvisi cikmisti. Kutu Amsterdam'dan gelmisti..O biskuvilerin kokusu kutuya sinmisti...Ondan hep ben metal kutulara turta veya biskuvi koyamayi severim.Gunluk yedigimiz biskuvilerde cok eskiden kalma "vintage" sinifina girecek bir kutu da durur.. Neyse yine dagittim konuyu ama metal kutu konusu acilinca duramiyorum.En iyisi bir ara kutularim hakkinda yazip,resimlerini koyayim bloguma...
Eski dostlar...
Bugun eski dostluklar hakkinda yazmak istedim aniden... Son zamanlarda dostlarim cok duygusallasmaya basladilar.. Degisik mailler geliyor ve icindeki bir cumle beni de hemen duygusallastiriyor.. Yasimiz kirka yaklasti bazilarimizin gecti ve eski dostluklarin onemi daha cok meydana cikiyor. Bir arkadasim soyle yazmis bugun " Bence iyi dostluklar ve arkadaşlıklar görüşemesen de konuşamasan da ,ilk biraraya geldiğinde kaldığı yerden devam edebilenlerdir.Tabi ki aramak, aranmak ,hatırlamak, hatırlanmak da önemli fakat hayat şartları çok acımasız ve herkesin işine ,ailesine karsi birçok sorumlulukları var, sıkıntıları, dertleri var o yüzden eskisi gibi sık görüşülemiyor " ...Ne kadar da dogru ifade etmis.... Ben cok telefon eden bir arkadas degilim. Ama bende her zaman inandim iyi bir dostluk seneler sonra gorustugunde tekrar ayni yerden devam eder, biraktigin gibi.. Bu yaz eski lise arkadaslarim supriz yaptilar. Bazilari ile 20 senedir gormedigim cok yakin bir lise arkadasimin evinde bulustuk Cesme'de.. Enfes bir gece idi..Hicbirsey degismemisti. Bizler anne olmus , is kadini olmus ve olgunlasmistik. Ama icimiz ,kendimiz ayni idik... Bu yaz birde facebook'tan beni bulan bir ilkokul arkadasimla bulustum.. Kendisini nerede ise 30 senedir gormedigim halde yine biraktigimiz yerden basladik...
Milano'da yasiyorum ve bir suru yeni arkadas edindim. Bazilari dostum oldular .Omur boyu hep var olacaklar benim icin .Dunyanin baska yerlerinde yasayan birkac dostum var hala onlar ile irtibattayim. Ve tabiki Turkiye'deki dostlarimla bagimi hic koparmadim.. Cocuklar vaktimizi cok aliyor . Anne bana olmak guzel sey ama derdi de cok . Cocuklar buyuyup gidecekler ve bizi arasalar bile yine de kendi hayatlarini yasayacaklar. Iste o zaman eski dostlar yanimizda olacak... Annem bana cocuklugumdan beri "arkadas sahibi olmak cok onemli. hicbir zaman arkadaslarinla bagini koparma.." derdi. Simdi ise" bak ben dul kaldim, sen Milano'ya yerlestin,abinin kendi hayati var .Benim arkadaslarim olmasa simdi ne yapardim " diyor..
Okuyan herkese ve kendi dostlarima sesleniyorum..Dostlarinizin kiymetini bilin..... Nerede olursa olsunlar..
Uzakta olsun yakinda olsun dostlarinizi da ihmal etmeyin..
Milano'da yasiyorum ve bir suru yeni arkadas edindim. Bazilari dostum oldular .Omur boyu hep var olacaklar benim icin .Dunyanin baska yerlerinde yasayan birkac dostum var hala onlar ile irtibattayim. Ve tabiki Turkiye'deki dostlarimla bagimi hic koparmadim.. Cocuklar vaktimizi cok aliyor . Anne bana olmak guzel sey ama derdi de cok . Cocuklar buyuyup gidecekler ve bizi arasalar bile yine de kendi hayatlarini yasayacaklar. Iste o zaman eski dostlar yanimizda olacak... Annem bana cocuklugumdan beri "arkadas sahibi olmak cok onemli. hicbir zaman arkadaslarinla bagini koparma.." derdi. Simdi ise" bak ben dul kaldim, sen Milano'ya yerlestin,abinin kendi hayati var .Benim arkadaslarim olmasa simdi ne yapardim " diyor..
Okuyan herkese ve kendi dostlarima sesleniyorum..Dostlarinizin kiymetini bilin..... Nerede olursa olsunlar..
Uzakta olsun yakinda olsun dostlarinizi da ihmal etmeyin..
17 Kasım 2008 Pazartesi
zencefilli kurabiye
Zencefilli kurabiyeyi cok severim. Cocukken Karsiyaka'da gittigimiz Naci bakkal vardi..O zamanlar acik biskuvi de satardi. Biskuviler kenarlari demir ve ortasi cam olan kutularda olurdu.Birkac cesit biskuvi vardi ve elini sokar alirdin.. Zencefilli biskuvisini cok severdim.Sonra Belcika ve Hollanda yapimi zencefilli biskuvi tattim ,Ikea'da satilanlari yedim.Ama bunlarin hepsi daha ince olan cinsten. Cocuklugumdaki o kalin biskuviden hicbir yerde bulamadim..Internette bir amerikan sitesinde eski anneanne tarifi buldum. Yumusak ve kalin zencefilli biskuvi adi altinda isi.Asagida tercume ettim ve yaziyorum. Bu tarifi denedim ve biskuvilerim cok lezzetli oldular:))) Ofise getirdim her gun espresso kahvemizle bir tane yiyoruz.Amerikan tarif oldugu icin cup ayari var ama siz isterseniz cup yerine bir cam bardak kullanabilirsiniz..
ben tatli kasigi yazdim amerikalilar teaspoon derler ama onlarin cay kasigi bizimkiler kadar kucuk olmaz. buyukce cay kasigi olmasi lazim ya da bizim tatli kasigi iste.
2 ve 1/4 cup un
2 tatli kasigi toz zencefil
1 tatli kasigi karbonat amerikalilar baking soda derler
3/4 tatli kasigi toz tarcin
1/2 tatli kasigi toz karanfil
1/4 tati kasigi tuz
3/4 cup yumusatilmis margarin
1 cup beyaz seker
1 yumurta
1 corba kasigi su
1/4 cup pekmez
pekmez dedim gercek tarifte amerikalilarin molasses dedikleri sey yerine. italya'da ne pekmez var ne molasses ben canadian maple syrup kullandim. pancake uzerine koydugum enfes maple syrup burada ise yaradi valla molasses yerine gecti sayilir. siz de pekmez var sanslisiniz.
2 corba kasigi beyaz seker
Firini 175 dereceye isit onceden. un,zencefil,karbobanat,tarcin,karanfil ve tuzu karistir ve kenara birak .
Genis bir kasede margarin ve 1 cup sekeri karistir hafif ve fluffy olana kadar. fluffy turkcesi gelmedi aklima su an.. Yumurtayi cirp , su ve pekmezi icine karistir. Yavas yavas kenarda diger kapta saklamis oldugun malzemeleri bu karisima yedir . Hamurdan ceviz buyuklugunde toplar yap ve bunlari kalan 2 yemek kasigi sekerde yuvarla .Toplari aralarinda 10 cm birakarak yaglanmamis bir tepsiye diz ve hafifce duzlestir. 8 ila 10 dakika onceden isitilmis firinda pisir. Kurabiyeleri once 5 dakika tepside sogut sonra alti acik havadar izgara gibi birseyin ustune diz ve orada tamamen sogut sonra hava almayacak bir plastik tupperware cinsi bir kutuya koy. afiyet ile ye :)) Bir hafta 10 gun dayanirlar
16 Kasım 2008 Pazar
yepyeni bir gunluk icin ilk yazim....
Nihayet yalniz basima evdeki mac'in basina oturdum.Biri 10 , digeri 4 yasinda iki cocuk annesi ve fulltime calisan bir bayan olarak bos zaman bulmak cok kolay olmuyor.Son zamanlarda internette gezinirken yavas yavas blog mucizesini kesfettim. Alacati yaziyorum ,kendimi bir blogta buluyorum, zencefilli kurabiye tarifi diyorum, yine karsima bir blog cikiyor..Bir blog ilgimi cekiyor,onu okurken o blog yazarinin baska takip ettigi blog sayfasina atliyorum.Birkac gun icinde blog acmak ile yillar once biraktigim gunluk yazma aliskanligina donebilecegimi gordum.Hemde oyle basit bir gunluk olmayacakti ; aklimdan her an gecen binbir dusunceyi , istedigim zaman yaziya , hemde resimler ile dokebilecegimi gordum. Gezdigim yerleri , begendigim kitaplari , filmleri , yemekleri ve daha bircok konuyu sadece sozle degil yazi ile bircok kisi ile paylasabilecektim. "Bu ne muthis bir olay " dedim kendi kendime .Eski blogcular gulecek benim halime ve belki bu yaziyi okuyan muzip olanlar "yemin et" " gunaydin" gibi yorumlar yapacaklar iclerinden.Nitekim kendimde muzip bir kisilige sahip olarak bu satirlari yazarken guluyor ve bu lafi ediyorum.Ama ne yapayim iste yazmak istiyorum blog acarken yasadigim ilk duygularimi.. Cunku yillar sonra geri donup okumak cok zevkli olacak eminim buna. Nasil eski gunlukleri okurken guluyoruz,, ayni sey iste..
Icimdeki tek tereddut su..Zamanim olacak mi? Ortaokul ve lise yillarimda hergun gunlugume yazardim.Universitede bu aliskanlik ayda bir defadan, iki ayda bire , evlenip anne olunca yilda bir defaya indi. Is hayatinda bilgisayar kullanmaya baslayinca tukenmez kalem ile gunlugume yazi yazmak cok zor geldi.Hele benim gibi cirkin bir elyazisi olan biri icin bir iskence haline donustu.Bilgisayar mucizesi sayesinde sanirim zaman kisitli bile olsa el yazisina gore cok daha hizli olacagimdan bu sefer daha verimli olacagim.
Bir ilk ile basliyorum. Aklima ne gelirse , ne istersem yazacagim...Yasasin.!!!! Sayfa duzeni , resimler koymak , arsivi duzenlemek ve daha bircok seyi deneye deneye ogrenecegim.Cok zor olmasa gerek..Yazmak icin bol bol zamanimda olursa ne mutlu bana. Sanirim yazilarimi cogu zaman gece gec vakit yazacagim...Herkes uyurken ve dusuncelerimle basbasa kalinca,,,
Italya'da yasadigim icin klavym turk degil..Noktalamalar turk bloglarindaki gibi cikmiyor.Belki bu duzeltmeninde bir yolu vardir.. Tesaduf bu yaziyi okuyan ve isin erbabi olan blogcu varsa bana comment ile yardim etsin lutfen. Konustugum diger iki dilde de yazabilmek isterdim. Paylasimim bu dilleri konusan dostlarimla ya da bloguma gozu takilan turkcemizi anlamayanlar ile de olsun isterdim..Ama bir dili anadiline yakin konusmak baska , o dilde anadilin gibi rahat ve icinden geldigi gibi yazabilmek baska...
Biraz isinayim su yeni gunlugume , ileride bu iki dilde de yazabilmekte isterim arada :)))
Icimdeki tek tereddut su..Zamanim olacak mi? Ortaokul ve lise yillarimda hergun gunlugume yazardim.Universitede bu aliskanlik ayda bir defadan, iki ayda bire , evlenip anne olunca yilda bir defaya indi. Is hayatinda bilgisayar kullanmaya baslayinca tukenmez kalem ile gunlugume yazi yazmak cok zor geldi.Hele benim gibi cirkin bir elyazisi olan biri icin bir iskence haline donustu.Bilgisayar mucizesi sayesinde sanirim zaman kisitli bile olsa el yazisina gore cok daha hizli olacagimdan bu sefer daha verimli olacagim.
Bir ilk ile basliyorum. Aklima ne gelirse , ne istersem yazacagim...Yasasin.!!!! Sayfa duzeni , resimler koymak , arsivi duzenlemek ve daha bircok seyi deneye deneye ogrenecegim.Cok zor olmasa gerek..Yazmak icin bol bol zamanimda olursa ne mutlu bana. Sanirim yazilarimi cogu zaman gece gec vakit yazacagim...Herkes uyurken ve dusuncelerimle basbasa kalinca,,,
Italya'da yasadigim icin klavym turk degil..Noktalamalar turk bloglarindaki gibi cikmiyor.Belki bu duzeltmeninde bir yolu vardir.. Tesaduf bu yaziyi okuyan ve isin erbabi olan blogcu varsa bana comment ile yardim etsin lutfen. Konustugum diger iki dilde de yazabilmek isterdim. Paylasimim bu dilleri konusan dostlarimla ya da bloguma gozu takilan turkcemizi anlamayanlar ile de olsun isterdim..Ama bir dili anadiline yakin konusmak baska , o dilde anadilin gibi rahat ve icinden geldigi gibi yazabilmek baska...
Biraz isinayim su yeni gunlugume , ileride bu iki dilde de yazabilmekte isterim arada :)))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)