21 Şubat 2012 Salı

Tallinn,Estonia 15.06.2011 üçüncü bölüm


Baltik seri yazısına devam. İlk Berlin  yazımı kaçıranlar buradan bakabilirler. Birinci bölüm
ve ikinci bölüm olarak.
Maalesef  Tallinn yazım için taslak vardı ve bayağı uzundu. Hepsi yokoldu. Bazen blogger sistemi de sapıtıyor. Ya da ben hata yaptım. Neyse stress olmuyor ve yavaş yavaş yeniden yazıyorum. Baltik Cruise gezimin ikinci durağı Estonya'nın başşehri,Unesco dünya mirası listesinde olan rengarenk sanki maket izlenimi veren şirin Tallin.Sabah erkenden kahvaltımızı ettik ve saat dokuzda Tallin'e inmiştik. Merkeze gitmeden önce şehir dışında Rus Çarı 1.Petro'nun 1718 yılında eşi Caterina için yaptırdığı Kadrioga sarayını gittik. Sarayı dışarıdan gördük ve bahçelerini gezdik.









Sarayın içi ve  tabloları güzelmiş ama vaktimiz kısıtlı idi. Bana bahçeler yetti. Yandaki değişik ağaca bayıldım ama ismi aklımda kalmadı.





Bu sarayın ardından otobüsümüzle önce müzik festivallerinin yapıldığı Arena'ya gittik.Ben çok beğendim.Değişilk geldi. Yani çimde konseri dinliyorsun ama eğimi süper stad gibi değil. Fotoğraf pek iyi vermemiş.En arkalara doğru yükseliyor dümdüz değil. Herkes görebiliyor.1959 yılında yapılan bu arena  her sene Estonya dans ve müzik festivaline ev sahipliği yapıyor ve tabii değişik rock veya pop konserleri de burada oluyor. Ayrıca 1988 yılında Sovyet yünetimine karşı şarkı devrimi adı altında büyük çapta gösteriler düzenlenmiş ve Estonya bağımsızlığı için ilk adımlar atılmış.
Buranın dışında hediyelik eşya satan sapsarı saçlı kırmızı yanaklı kızlar vardı. Bir ufak hediyelik aldı grup sonra otobüsle eski şehrin merkezine geldik. Bizi en yüksek yeri olan Toompea şatosunun olduğu Toompea tepesinde bıraktılar. Oradan yavaş yavaş geze geze yürüyerek bu şipşirin küçük şehrin  ana merkezine indik. Tepede ilk karşımıza çıkan bina cumhurbaşkanlığı konutu idi. Karşısında  muhteşem Alexander Nevsky Katedrali.


Masmavi gökyüzü ile bu haşmetli  Ortodoks kilisesinin  beyaz cephesi ve siyah kubbesi çok güzel görünüyordu. Sanırım fotoğraf bunu vermiş.Şansımıza Berlin sonrası Tallinn'de hava süperdi.

1900 yıllarında yapılan katedral Rus İmparatorluğunun büyüklüğü ve hakimiyetini sembolize etmek için yapılmış.Prens Nevsky ithaf edilmiş. Kulesinde 11 çan var ve en büyüğü 15 ton. Hemen bu kiliseye yakın belediye binası var. 




Belediye binası
Biraz ötede Saint Mary Katedrali var. Bu daha basit ve az ihtişamlı tabii.Bu bir ortaçağ yapısı ve Lutheran kilisesi

Sıcacık güneş bizi ısıtırken rehberimiz Ata bey'i dinleye dinleye yolumuza taşlı sokaklardan ine ine devam ettik.Arada şirin dükkanlara girdik. Derken tepeden nefıs bir Tallin eski şehir manzarası olan bir meydan teras gibi bir yere geldik.Oradan bu güzel gerçek dışı şehri seyrettik.Unesco yardımları sayesinde damlar yenilenmiş ve binalar boyalı. Çok güzel.Ama içleri aynı bakımı görmemiş ve çok eski imiş. Öyle dediler.





Şehrin eski duvarlarıın kenarından yürümeye devam ettik Sizde benimle yürüyün isterseniz.




Sonunda eski şehrin ana meydanına indik.Burası o kadar güzeldi fotoğrafla zor anlatması.Video çektim.Birde internette bulduğum yukarıdan çekilmiş bir fotoğraf ekledim.Buranın ismi Town Hall meydanı ve şehrin kalbi burada atıyor. Ortaçağda bu meydanda pazar olurmuş. Günümüzde küçük çapta konserler,el sanatları sergileri veya pazarları düzenleniyor.Tabii noelde kocaman bir noel ağacı meydanı süslüyor. Etrafı çok şık binalar ile çevrili ve hepsini değeri çok yüksek ve çoğu Italyanlara aitmiş. Bu binaların alt katlarında çok hoş restoran ve kafe ve barlar var. Bunlarında çoğunu italyanlar işletiyormuş. Uyanık İtalyan zenginleri zamanında almışlar buraları.
Burada önemli bir bina, 13.yüzyıldan kalma meydana ismini veren Town Hall. Zamanında şehir işleri buradan yönetiliyormuş.Şimdi bazı devlet törenleri burada yapılıyor ve konserler için kullanılıyor ve tabiki müze.
eczanenin içi kapalı idi dışarıdan çektim





















Bir başka enteresan bina hemen meydanın bir köşesinde olan eczane. Bu dünyanın en eski eczanesi imiş.

Yazı yine çok uzadı. Uzadıkça resim ve altyazı ve video koymak zorlaşıyor. Hata bende mi ? Blogger da mı? Bilemiyorum ama yine bir kısım yazdıklarımı kaybettim. Tallin hakkında bir iki şey daha ekleyip yazımı bitirmek istiyorum. İki dükkan benim çok ilgimi çekti. Yolunuz düşerse muhakkak uğrayın. Ayrıca eski şehrin  duvarlarının dibinde tezgahlar var ve yine oralara yakın el sanatları pazarı var. Buraları da dolaşın. El işi şallar,bere ve atkılar,kazak ve yün çoraplar daha birçok değişik şey satılıyor.

 
Biz verilen birbuçuk saat serbest zamanda hızlıca buraları dolaştık ve sonra pek sevdiğimiz meydanda oturup bira ve patates kızartması keyfi yaptık. Sıcacık güneş bizi ısıtırken muhabbet edip etrafı seyrettik. Meydanın videosunu yazımın sonunda bulabilirsiniz. Tallin sokaklarında badem satılıyor. Anında kavuruyorlar ve üsttü tarçın kaplı. Tavsiye ederim. Satış arabaları ortaçağdaki gibi. İlk tavsiye edeceğim dükkan Olde Hansa önünde vardı bu arabalardan.Bu dükkan aynı zamanda meşhur bir restoran.




Olde Hansa tamamıyla ortaçağ havasında. Dükkanın içi tahta. Kasası bile yukarıdaki fotoğraftan gördüğünüz gibi eski ve tipik. Ortaçağ kıyafetleri,tahta araç gereçler,kap kaçak ve tabii el yapımı sabunlar satıyorlar. Çok hoş sadece dükkanı ve çalışanlarını ortaçağ kıyafetleri ile görmek için bile girilir.
Diğer dükkan ise tipik el yapımı Estonya eşyaları satıyor.İsmi Madeli Kasıtoo. Madel's handicraft. Yün çoraplar,atkılar,eldiven ve çantalar. Şal ve ceketler. Süper bir dükkan. Çok şey almak isterdim ama bütçem kısıtlı idi. Estonya yöresinin şalını aldım. Pamuklu ve yünlü karışık. Böylesini görmemiştim. Çok değişik. Sahibi bayanı sattığı mallar arasında görüntüledim.
Evet bu rengarenk güzel şehire güzel meydanının görüntüsü ile veda edelim.
Birde gemimizin yanaştığı limandaki mendirek taşlarının fotoğrafını da koyuyorum. Çok farklı.Çan gibi yapmışlar sanki çimentodan.


1 yorum:

Elif dedi ki...

Talin çok şirin bir yermiş, gemi ile her gün başka bir ülkede uyanmak çok güzel.