1 Ekim 2010 Cuma

Çok uzaklarda bir yaz,Mehmet Açar

Mehmet Açar'ın tüm kitaplarını okudum ama sadece bu sonuncuyu yazmak kısmet oluyor çünkü blogum olmadan önce okuduğum kitapları yazmıyorum. Benim için özel bir yeri olan, çok sevdiğim biridir Mehmet. Yazarını şahsen tanıdığın bir kitabı okumanın zevki de ayrı oluyor tabii. Mehmet ilk defa bir aşk romanı yazdı ama bu kitabında sadece aşkı anlattığını söyleyemeyiz. Ben 1969 doğumlu ve seksenli yılların meşhur depolitize nesilindenim. Nitekim kitapta bahsediyor. Ayrıca tabii darbe sonrası solcu gençlerin hali ve Özal hükümetiyle değişen Türkiye'den bahsediliyor. Yaşım yazara göre daha küçük olduğu halde bu devirleri yaşadım ve o zamanlara ait olayları,ülkemin ve insanının durumunu ve İstanbul'u okumak enteresandı. Bunlar güzel anlatılmış. Dil zaten çok akıcı ve hiç sıkılmadan okuyorsunuz.
Şimdi herşey o kadar farklı ki. Ne internet ne cep telefonu iletişimi yokken arkadaşlıklar veya aşklar nasıl yaşanırdı unutmuşuz. Yakın geçmişe doğru güzel bir yolculuk yapıyorsunuz ve bazen nasıl da farklıymış değip,unuttuğunuz şeyleri hatırlayıp gülümsüyorsunuz.
Kitabın kahramanının aşklarını anlatışını okurken; kendi ile hesaplaşmasını izliyor ve mutsuzluğunu çok derin hissediyorsunuz. Çoğu insan gençken mutlu olabileceği fırsatları değerlendirmiyor ve kendini daha tanımadığı ve olgunlaşmadığı için çok yanlış davranışlar içine girebiliyor. Yıllar sonra kaçırdığı fırsatları görüyor veya yaşarken mutluluğunun tadına varamadığı anıları hatırlarken o kaçırdığı mutlulukları arkadan buruk bir yaşıyor. Bunu yazar çok iyi vermiş ve bunu anlatmış aslında bence . Kitabın sonu bana çok dokundu ve romandaki bu kahramana hayal ürünü de olsa çok acıdım. Gerçek hayatta benzerleri çok eminim. Bu kitabı okuyanlar ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklar. Yaşları da genç ise bu kitaptan iyi de bir ders alacaklar eminim.Ben çocukluğumun ve gençliğimin mutluluklarını farkına vararak anında yaşadım ve o yüzen çok memnunum. Geri dönüp düşündüğümde yüzümde bir tebessümle hatırlıyorum..
Kitapta benim üniversitem Boğaziçinden de bahsediyor. Orta kantin ve oraya takılan tiyatrocu ve entellektuel gençler diye bahsederken aklıma geldi. Evet inanılmazdı.. Boğaza bakan güzelim kuzey kampus icinde iki kantin vardı. Biri yerin daha altında olan ve entel kantin. Diğeri ise manzaraya bakan kantin. Oranın adı sosyete kantin bile olabilir bunu tam hatırlamıyorum. Yazara sormalıyım. Ben 4 sene Boğaziçi'de okudum herhalde iki üç defa Orta kantine gitmişimdir. Hem sosyetik hem entel arkadaşlarım vardı.Arada biri laf atardı hadi git entel arkadaşlarının yanına diye ya da diğer taraf hadi git sosyetiklerin yanına diye. O zamanda takmazdım böyle şeylere. Herkesle arkadaştım. Ama o ayrım yani iki kantin ayrımı çok komiğime giderdi. Sol görüşlü ve entel olup giyime önem vermeyen ve önem verenleri boş bulan tipler de komiğime giderdi. Her zaman derin bilgiye sahip olmasam da daha sol görüşlü oldum ama bu hiçbir zaman modaya düşkün olup sevmemi engellemedi. Zamanında bütçem daha dardı ama her zaman iyi giyinmeyi ve iyi yerlerde gezmeyi sevdim. Şimdi ne alaka diyeceksiniz ama çok alaka. Bunu yazmak içimden geldi aniden. Nitekim solcuların çelişkileri de çok iyi anlatılmış romanda. Umarım artık bu zamanda canım üniversitemde kantin ayrımı yoktur. Ne saçma ve ilkelmiş...

3 yorum:

emelda dedi ki...

o kantin hala sosyete kantin...hatta artık gerçek "sosyete" kantin...:) albert hall'da konserlere gidiyoruz arada oradan biliyorum...

GNC dedi ki...

:) Mell ama hızına yetişemiyoruz. Hemen listemize aldık kitabı. Hatta yazarı listeye aldım. Çok enteresan, yazarını tanıdığın bir kitabı okumak. Bana heycan verirdi. "Ye dua et sev" hala elimde bitirdikten sonra bir senin öneri listenden bir merak ettiklerim listesinden seçerek gidecem. Geçtiğimiz yazdan sonra Dan Brown "Kayıp sembol" okunmak zorunda serinin son kitabı. Merak ediyorum. Bu tempoda kitap okuyabildiğime inanamıyorum tabi AMA NEYSE:) Sevgiler

ABC dedi ki...

canım bu yazını evde aksam yattikdan sonra cep ile okudum annem artık modem i 24 saat açık bırakıyor ne mutlu hemen iki satır yazayım dedim enteresan bir kitap genelde okumam ama bu sanırım bana da hitap ediyor okuyayim bari iyi geceler