29 Haziran 2009 Pazartesi

Monet resim sergisi ve Milano'da gezinti

27 haziran cumartesi icin kizimla Monet sergisi programi yapmistim. Kopegimizin ani olumu ile bu programi iyiki yapmisim dedim kendime. Ana kiz Cumartesi biraz hava degistirdik. Zaten sabaha karsi oglumu ve esimi Izmir'e yolcu etmistim. Ben Monet hayraniyim. Esim pek sevmez yani ona biraz ayni gelir. Zaten Eylul sonuna kadar Milano Palazzo Reale'de devam edecek bu sergiye benimle gelmezdi. Bende kizim ile gideyim dedim. 4,5 yasinda olsa bile bana arkadaslik etsin, guzel tablolar gorsun ici acilsin diye.

Milano'daki kraliyet sarayinin gecmisi 1100 yillarina uzaniyor,maalesef her bolumu muze olarak halka acik degil henuz. Halka acik bolumunde hep degisik sergiler duzenleniyor. Tabii kizim iceri girer girmez "bir ooo , wow ne guzelmis" dedi. Boyle seylerden zevk almasi cok hosuma gidiyor. Merdiven ve tavanlarin hasmeti onu etkiledi demekki.





Tabii resimler ve sergi superdi. 1900-1923 yillari arasinda yapilmis 20 adet muhtesem Monet tablosu gordum. Sanatcinin eserlerinin buyuk bir bolumunu barindiran Paris Marmotton muzesinden ilk defa bu kadar cok eser bir defada disari cikmis sergi icin.Bende o muzeyi Paris'te iken ziyaret etmemistim. Bu sergi cok iyi oldu. Hic gormedigim eserlerini hayranliklar seyretme sansini yakaladim bu sergide. Ben cok seviyorum Monet'iyi kendisinin dedigi gibi. O demiski cogu kisi eserlerimden bir anlam mana aramaya calisiyorlar ama sevmeleri askla yeterli. Bahcesindeki bitkilerin resmini yapmis. Niluferler,iris,kiraz cicekleri,japon kopruleri,salkim sogutler...Gercek ve hayal arasi bir ruya gibi resimler. Iste bayildigim her zaman ruhumu oksayan Monet.

Sanirim sergide gordugum resimleri blogta kopyalayip tek tek gostermem imkansiz cunku yasak olabilir. O yuzden Italya'nin bas gazetelerinden La repubblica'da cikan yaziyi link verdim. Italyanca olsa bile resimlerin sekiz tanesini veriyor. Ilki favorimdi..

Kizim sergiden cikinca anne beni boyle guzel yere getirdigin icin cok tesekkur ederim dedi ya o beni mest etti. Tum kosturmalarini elimi cekistirmelerini unuttum. Cikinca sehrimizin meshur gotik katedralinin birkac degisik acidan resmini cektim. Yine dayanamadim.. Ama cok seviyorum su Duomo katedralini..Metro cikisi merdivenler ile yukari piazza'ya ciktigimda karsima tum heybeti her ciktiginda hemen icime bir enerji ve mutluluk dolmustur.




Kizima soz verdigim kocaman Hello Kitty balonunu aldim. Koluna bagladik ve hello kitty yanimizda bir uclu dolastik sokaklarda. Arada kucagina alip konusuyor ve sariliyordu. Cok sekerdiler beraber. Dondurma yedik birkac dukkana girip ciktik bana musade ettigince.

Donuste guzel dukkanlara daha da bakayim ve degisiklik olsun diye via monte napoleone'den gecirdim onu baska duraktan metroya bindik. O sokaklardaki guzel dukkanlar alamasam bile icimi aciyor benim. Bu sefer birde Ferrari son modeli cikmaz mi karsimiza. Oyle park etmis sokakta. Gelen gecen cevresinde bakiyor,fotografini cekiyor. Iste monte napoleone oyle bir sokak. Muhakkak guzel arabalara rastlarsiniz tum yil. Tabii firsati kacirmadim bende bu enfes arabayi resimledim ve izledim.



Motoru da arka camdan gozukuyordu. Pek bir hostu. Arabayi gorunce kizimin yorgunlugu filan gecti..

Köpeğimiz Lena'yı kaybettik.

Sevgili köpeğimiz Lena, Cuma aksamüstü uykusunda hayata gözlerini yumdu.15 agustos gunu 15 yasini dolduracakti. Hasta olup aci cekerek veya igne ile yasama veda etmedi. Guzelce yaslanip, hic aci cekmeden kalbi durarak oldu. Herhalde insan icin zaten en guzel olan bu olum, bir kopek icinde en iyisi. Aksam eve geldigimde arabayi garaj sokarken hep gelir bakardi, cuma yoktu ama farkina varmadim telastan. Cocuklara dus aldir,oglum ve esim ertesi gun Izmir'e ucacaklari icin son hazirliklari yap derken saat sekizi gecti. Esim isi cok oldugu icin gec gelecekti. Nihayet ortalik durulunca mutfagin ordan copu atarken Lena'nin yemegine bakayim dedim ve onu hemen kulubesinin orda yerde serilmis yatarken gordum. Cok yaslandigi ve bacaklarinda romatizma basladigi icin cogu zaman oyle serilip yatiyordu. Yanina yaklasinca bir garip geldi ve karninin hareket etmedigini gorunce o an anladim ama kondurmak istemedim. Iceri girdim ve bir daha disari cikamadim. Esim gelene kadar zaman zaman cocuklar ile mutfagin kapisindan kopegimize bakip ne oldugunu anlamaya calistik. Uzulen cocuklarima " ama cok sansli cunku olduyse bile hic aci cekmedi ve uzun bir hayat surdu" laflari etmeye basladim. Dokuza dogru babamiz geldi ve gorur gormez kotu teshisi koydu. Tabii gercek kesin olarak yuzume vurulunca benden yaslar bosandi.. Kucuk kizima "aslinda olmedi doktor yarin teshis koyacak filan" dedik ve onu dadisinin evine yolladik. Gece ucte oglumu ve esimi havalani otobusune goturecegim icin kiz bizim evde uyumayacakti. Onu oyle yolladik yoksa uyumazdi artik. Oglum tabii ancak saat ikide uyuyabildi. Once bizim eve yakin kirlara, hep dolastigi tarlalara gomelim dedik. Bisikletler ile yagmur altinda gittik koyun disina ama kurek ile degil derin bir cukur kucuk bir delik acmak bile mumkun degildi. Toprak cok sertti. O yuzden veterinerini aradik ve oraya goturduk. Tum olen kopeklere oldugu gibi bir olum sertifakasi imzaladik ve yakilmasi icin orada biraktik..Cok isterdik yakinimiza gommeyi ama zaten yasak birseyi yapacaktik ve mumkunde olmadi. Toprak buna izin vermedi.

Cinsi kirmizi irlanda setter'i idi. Kendi halinde olmayi seven tipik bir av kopegi idi. Evlendikten 5 ay sonra almistik. Biz onunla beraber buyuduk ve olgunlastik. Sanirim ilk ve son kopegimiz Lena olacaktir. Cocuklarimiz yokken onunla daha cok dolasirdik. Cok guzel dag ve yuruyus anilarmiz vardir. Gencken ok gibi firlar saatlerce dag yollarinda sularin derelerin icinde hic yorulmadan en onden yururdu. Guzel bir kopekti. Bizi hic uzmedi. Tek yaptigi bahcemizde bol delik acmak ve cicekleri ,bitkileri mahvetmek oldu. Nitekim senelerce kizim dogana kadar duzgun bir bahcemiz olmadi. Son zamanlarda cok az kaziyordu bahcede yaslandigi icin. Cok daha rahattik tabii isterdim bir iki sene daha yasasin bu hali ile. Gokgurultusu ve simsek ve firtinadan cok korkardi. Kimseye havlamazdi copcu ve postaci disinda. Bir kisiye zarar vermedi hayati boyunca. Av kopegi oldugu icin hemen arkamizda bulunan kirlara ve tarlalara yuruyuse gittigimizde sulun avi zamani avlanmaya alistirmamiza ragmen icgudusel olarak kac tane sulunu saklandigi yerden cikartmisti. Ilk yillarinda bir komsunun kacan tavugunu bogazlamisti. Tek vukuati budur herhalde.

Disari cikmak icin tasmasini aldigimizda veya bisikletleri cikardigimizi gordugunde hemen ulumaya ve sevincle havlamaya baslardi.

Lenoskusumuz, ben arada ona oyle diyiverirdim, seni cok ozleyecegiz. Her zaman kalbimizde yasayacaksin. Iyi bir kopektin ve cekmeden cektirmeden veda ettin. Olumunde bile dusunceli davrandin. Seni cok seviyorum.

25 Haziran 2009 Perşembe

Mor pembe yaz aksamları


Brushes ile iphone'da ciziyorum zaman oldukca. Hep turuncu var aklimda bu aralar. Milano ovada kurulu oldugu ve biz sehir disinda yasadigimiz icin aksam gunes batarken cok guzel goruntuler oluyor. Gunes aksam dokuz gibi gec batiyor. Belki de ondan turuncuya taktim ben..

Bahçem cok huzurlu, yemyeşil.Terastan bakinca karsı evleri görüyorum. Evlerin siyah dam ve bacalarinin arkasinda pembe mor gökyüzünü. Güneş batıyor ama o görüntü uzun sure kaliyor. Hava mis gibi tertemiz. Kuslar durmadan civildiyor. Komsularin bazisi disarida bahce suluyor bazilari iceride yemekte. Tipik yaz aksamlarinin sesleri var havada. Tabak catal kasik sesleri,konusmalar, acik televizyondan gelen spikerin sesi.

Cok seviyorum yazi, Izmir'i cok ozlememe ragmen Milano'nun serin aksamlarinda ustumde ince bir battaniye bahcede mumlar esliginde oturmayi da seviyorum.

Yine resimler ve hayattan parcalar

Bu aralar acayip yogundum ve futursuz bir sekilde blogumu gunlugumu ihmal ettim. Oglum ilkokulu bitirdi. Ogretmenleri ve sinif arkadaslari ile bir kapanis yemegi yaptik. Ogretmenleri gozyaslari icinde bize bir konusma yaptilar tabii bizde duygulandik. Okulun son haftasi besinci sinif olarak okula gitmediler ve dagda bir ciftlik evine okul gezisine gittiler. Cok eglenmisler tabii. Zaten koyde yasamanin avantaji. Okulda tek bir besinci sinif var ve 14 kisiler.

Seneye ortaokula basliyor ve Aralik sonu 11 yasini bitirecek. Zaman nasil cabuk geciyor. Saclar uzun bir havalarda ki sormayin. Bahar ve yaz zamani bizim yasadigimiz yer cok guzel oglum bisikletinden inmiyor. Devamli sokakta. Tum arkadaslar bulusup koyun meydani ve sokaklarinda geziyorlar. Tabii erkek cocuklarin vazgecilmezi olan top oynamayi hic ihmal etmiyorlar. Gecen gun tum cocuklari gunes altinda ustleri ciplak futbol oynarken gorunce kendimi Brezilya'da zannettim:)

Oglum iki gun sonra Alacati'da olacak. Ona ozenmiyorum desem yalan olur. Iki ay orada kalma sansina sahip.Yillar sonra o da belki bu yazdiklarimi okur. Artik o kizim gibi fazla resim yapmiyor. O resim yaparken benim blog yoktu. Yalniz Micky Mouse veya baska cizgi romanlara bakarak karikatur ciziyor. Hic kopya kagidi kullanmadan. Epey yetenekli . Ileride cizgi roman ressami olmak istiyor!! Bakalim kac defa fikir degistirecek. Ona bloguma yaptigi bir cizimi koyacagima soz vermistim. Meshur Brezilyali futbolcu Kaka'nin Donald Duck havasinda yapilmis bir cizimini sectik.

Kiz dersen bu sene anaokulunun ikinci senesini bitirdi. Okul bu ay sonu bitiyor ama 27 Mayis'ta kapanis partisi ve musameresi yaptilar. Tabii benim ilkokulda yaptigim musamerelere gore cok daha basit ama hostu. Sarkilar soyleyip dans ettiler. Onlarin kucuk sandalyelerine oturup gosteriyi seyrettik. Bu arada yaptiklari bazi cizimleri duvara asmislar. Kiziminkini gozlerim aradi ve bulup resmini cektim. Bize geri gelmiyor bu resimler. Resmen savasi cizmis.Nitekim sorunca bana savas ve top dedi. Cok enteresan bir resim bu. Ne de olsa televizyon ve dergilerden gordukleri ile etkileniyorlar. Once bu resmi koymak isterim. Savas resmi olmasina ragmen gunes var ve renkli. Tabii topu televizyonda gormedi sanirim Venedik Arsenal'inde ya da eski bir ortacag filminde gormustur.Cunku simdiki korkunc savaslarda nerde o toplar.

Tabii hergun okuldan bir resim cizip bana getiriyor. Bazen evde ciziyor. Birkac tanesini topladim ve fotografini cektim. Hayal gucu fazla calisiyor. En ust solda bizi sofrada cizmis,yanindaki resimde dondurma kulahlarini yapmis. Altta solda okul otobusu,yaninda evimiz ve kendisi, en altta ise balik ve bir kopru sanirim.


Buyuyorlar cabucak. Temmuz ayinda kizimla yalniz kalmam iyi oluyor. Cok ilgi isteyen bir cocuk ve cok hareketli.Bol bol Turkce konusacagim onunla ve annesine doyacak. Cunku iki cocuk olunca bolunuyorsun mecburen. Alacati'ya tatile geldigimde beni ozleyen aile ve arkadaslarim beni sarip sarmaliyor. Kizim bana en cok Temmuz ayinda doyuyor. Ilk iki hafta oglani Izmir'e goturen babada yok. Basbasayiz yani. Hemen haftasonu icin ilginc iki program yaptim. Haftabasi blogda yazarim.

16 Haziran 2009 Salı

Yine resim cizdim


Dun bir tane daha resim cizdim. Programi ogreniyorum yavas yavas. Brush fircayi inceltip kullanmayi da kesfettim. Bahcemdeki lavantalar oyle guzel oldular ki onlari cizeyim dedim. Bu sabah bahcemi sularken mis gibi kokuyorlardi. Aksam kesin arilar gitsin bir demet toplayip kurdele ile baglayip asacagim. O kadar cok lavantam var ki kurutup bir suru kese ile dolap kokusu yapabilirim ama zamanim yok bu isler icin. Ben ya toplayip asiyorum sus oluyor ya da hasir sepet icine koyuyorum. Kendimi Provence'da zannediyor sevindirik oluyorum.

15 Haziran 2009 Pazartesi

Gelibolu,Uzun beyaz bulut ,Buket Uzuner


"Çanakkale 2000 Çanakkale Savaşları'nda ölen büyük dedesinin kayıp mezarını aramak için Gelibolu'ya gelen Yeni Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkı'nda bastonuyla dolaşan Türk Nine'nin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrı... Çanakkale 1915 Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın birlikte insanlığa verdiği dehşetengiz ders.. Tarih kitaplarında yer almasına henüz hiçbir milletin izin vermeye hazır olmadığı büyük insanlık sınavı: Aynı adam aynı savaşta iki düşman ülkede savaş kahramın olur mu? Ya da: Tarih düz okunacak bir metin midir? Ve tarih yeniden yazılmalı mıdır? Buket Uzuner, romancılığının doruklarında bir başyaptı daha imza atıyor." diye yazmislar kitap hakkinda arka kapakta. Bu cok iyi yazilmis kitabi uc dort icinde okudum diyebilirim. Araya isler,baska dergiler,oyalayacak baska aktiviteler girdi ama bu kitabi da cabucak bitiriverdim. Elime alabildigim zamanlar 1 saattan once birakamadim,gece okuyup su aralar cok yorgun olmama ragmen.

Canakkale savasini okullarda ogrendik ama bu kitap ile birebir o vahseti yasadim. Hem kendi askerlerimiz hem hic alakasi olmadan Ingiltere icin savasan zavalli Yeni Zellandali ve Avustralyali askerler icin uzuldum. Ataturk'un buyuklugunu bir daha gordum. Savasi tam gercek hali ile son derece akici bir dille anlatmis Buket Uzuner. Iciniz aciyor ama"ay ne kadar bayici,detayli,fenalik getiren bir kitap" demiyorsunuz. Merak icinde ve uzulerek okuyorsunuz. Buyuk dedesini aramaya gelen Viki ve karsilastigi Beyaz nine ile yasadiklari sizi merak edilen sonra goturuyor. Aralarindaki konusmalara ve yasanan olaylarlara biri Turk biri Yeni Zellandali askerin ailelerine yazdiklari ama yollayamadiklari huzunlu mektuplar eslik ediyor.

B.Uzuner iyi bir arastirma ile Canakkale Savasi gercegini cok guzel bir hikaye de yaratarak anlatmis. Kitapta hem tarihi bilgiler var, hem insani. Cok duygunun bir arada toplandigi acinin yanisira sevgi ve ask ile dolu bir kitap.


Brushes mucizesi...

Iphone'u cok seviyorum. Gelmis gecmis en guzel buluslardan biri. Zaten butun eklenebilir uygulamalari yani "applications"lari ve tabii ITunes ve Ipod birlesimi ile super.Sanirim telefonuma asigim ben. Apple'a asigim..Isteklerim arasinda Macbookair 13' vardi ama simdi kulagima geldi sanirim netbook diye daha uygun fiyatli olanini ve 10' olarak cikartacaklarmis.

Haftasonu esimin dogumgununu gecte olsa aile arasinda kutladik. Ona ITunes card ve bir karton sigara hediye ettim.Birde siir yazdim dizeler ugur getirsin ve sihirli siir olsun diye yazdim siirde ve sigarayi birakmana yardimci olsun dedim. Yani sigara espri hediye idi. Bir karton sigara bu arada kirk euro Italya'da. Yuh dedim.. Verilen paralara yazik. Cifter porsiyon ev yapimi lazanya ve sonra dana rosto, salata oyle bol bol yedik. Sonra bahcede otururken bizim eniste bana muazzam bir apple application'i gosterdi. Ismi Shazam , hemde Appstore'dan bedava indiriyorsun. Ne mi beceriyor?? Yazayim. Mesela bir bardasin ve bir sarki caliyor. Hepimiz bazen deriz ""A kim soyluyordu bu sarkiyi? Dilimin ucunda ismi" veya "cok eski parca bu ya neydi adi? " ya da "super bir parca kim soyluyor acaba?" Hemen iphone shazam uygulamasini tikliyorsun ve bu Shazam sarkiyi dinliyor ve sonra arastirma yapiyor 30 saniye icinde sana sarki adi,kim soyluyor,hangi albumden,baska ne albumleri var tum bilgileri sana dokuyor. Iste bu muthis bir olay bence. Delirdim ve hemen yukledim kendime.


Aksam ise Vanity Fair okurken yine Apple application Brushes ile yapilmis bir resmin odul aldigini okudum. Hemen Appstore'a girdim bugun ve 3,99 euro gibi komik fiyata aldim bu brushes application'nini. Resmen istedigin renkleri seciyorsun,ondan sonra firca ile boyuyorsun. Nasil eglenceli. Daha ogrenmem lazim tabii programi. Cunku internette daha ince cizilmis resimlerde gordum sanki brushes ile. Henuz onu beceremedim. Ama iste ilk resmim...

Ya yine ayni lafi diyecegim,bayiliyorum eskilere ve eski seylere ama internet,iphone,ipod,itunes ya da bu tip seyler onlar ile baglantili olarak bir harika. O zaman yasasin teknoloji diyorum. Yani 5 sene evvel aklima gelir miydi telefon ile bunlari yapacagim??

8 Haziran 2009 Pazartesi

Haremlique sakizli kahvemi de ictim sonunda.

Cumartesi aksami Izmir, Cesme, Alacati'ya ve tabii cocukluguma kisa bir yolculuk yaptim.Nasil mi haremlique sakizli kahvem sayesinde!!

Sakiz tadini damagimda hissedince aklima Izmir ve ardindan Cesme ve Alacati geliyor. Rahmetli anneannem ve onun annesi ninem eski Karsiyaka'lidir.Ben kulur ( noktali u lar ama italyan klavyede cikmiyor) denen sakizli ekmegi birtek bizim ailede gordum. Eski Izmir'e ait bir sey.Bu ekmek yuvarlak somunlar halinde yapilir ve ortalarina yumurta konur ve firina verilir. Pistiginde yumurtalar da kati yumurta olmustur. Genelde biz Izmir tulumu ve o yumurtalar ile kulur'u yeriz. Degisik hamurlu bu taze ev ekmegini yerken hissedilen enfes sakiz tadi tulum,yumurta ve cay ile birlesince muthis bir tat olur. Cocuklugum,gencligim boyunca her zaman kulur yemek bana mutluluk ve huzur verdi. Allahtan teyzem yapmasini biliyor da gelenek devam ediyor. Google ile aradim kuluru ama yok internette. Sizlere ayri bir yazi da tarif yazmam lazim. O kadar az biliniyor ki internette bile yok. Benim icin kulur canim ailem ve huzur demek.. Aciklamasi zor bir his.

Nasil ozledim tadini. Teyzecigim yazimi okursan artik yazin geldigimde Alacati'da bana bir supriz hazirlarsin. Tabii birde Cesme'nin sakizli dondurmasi var, Alacati Imren sakizli muhallebi ve firinlarin sakizli kurabiyeleri var..

Benim en sevdigim aromayi guzelim turk kahvesi ile birlestirip bilhassa kis gunlerine harika bir keyif ve tat getiren Haremlique, simdi de enfes sakizli kahvesi ile beni cocukluguma,gencligime ve ozledigim Izmir'ime ve Alacati'ma goturdu. Kahvemi keyifle yudumlarken birden Alacati'da sandim kendimi. Sokaklarinda yuruyordum sicak gunes yuzume vururken,rahatsiz etmeyen ruzgarini saclarimi oksuyordu. Bu his geldi gecti hemen ardindan kendimi anneannemin evinde buldum. Arka odadaki sari sandalyelere oturmus caya batirdigim sakizli kulurumden bir parca isiriyordum ve yanina Izmir tulumunu firinda pismis yumurtam ile katik yapiyordum.

Sanirim bu yolculugu tekrar yapmak icin aksam yine bir sakizli kahve icecegim:))

5 Haziran 2009 Cuma

Yeni coca cola termosum :))

Her ne kadar Italya'da yasamak ve sarap askim coca cola sevdami oldukca hafifletti.Ama hala Turkiye'ye gelince sise kola icmeden duramam. Italyan kolasi cok daha tatli, bizimkinin baska buruk bir tadi var. Ben kolanin her ulkenin damak tadina gore degistigine inaniyorum. Ben buradaki arkadaslara deneme yaptirdim. Gozleri kapali turk ve italyan kolasi icirdim.Hangisi tatli diye sorunca,hepsi italyan kolanin oldugu bardagi isaret ettiler. Yani Turkiye'den kola getirtip bu denemeyi yapacak kadar deliyim!!

Ahh nasil ozledim yurdu.. Simdi Alacati Yusuf Usta'da soyle bir ev yemekleri ardindan bir kiymali pide patlatsam ve sonra garsona isaret etsem hazirim diye.O onceden derin dondurucuya koydugu sise kolami bir kosu bana getirse. Oradaki garsonlarcok iyi bilir bu sevdami.Ohh o yemeklerin ustune ne iyi gelir acimsi asitli kola. Kola zararli bir icecek biliyorum reklamini yapmamaliyim. Ben abartmandan dogru sekilde iciyorum ama.Bana kola sevdigim icin cok kizan bir sevgili arkadasim zaman bulup bloga girerse yorum yazmadan duramayacak eminim:)) Ama kendisine Sultanahmet koftecisinde kofteleri mideye indirdikten sonra ustune benimle" bizim deyimle" soguk sise kola patlattigini hatirlatirim. Italyan yemeklerine hic yakismiyor kola. Kola patates kizartma,hamburger,pide, lahmacuna gibi yiyeceklerle giden icecek..Ya da yazin bos bos iceceksin.. Veya cok agir bir yemegin ardindan 1 saat sonra evde soyle hazim icin attiracaksin bir tane.. Burada hic icmiyorum diyebilirim.

Neyse Italya'da Autogrill lokanta fast food zincirinde bir promosyon var. Termoslar yapmislar ve uzerlerinde degisik eski kola reklamlari. Tam benlik!!!! Bayilirim eski reklam afislerine.Evde bilumum eski vintage sabun reklamlari cercevelenmis asili. Heineken fabrikadaki eski afislere bayilip kendime almistim.Bu termoslari gorunce hemen" bir tanesi senin olmali" dedim ve aldim tabii. Gonul hepsini isterdi ama mumkun degildi. Tum reklamlarda kadin var tabii. Ben en cok bunu begendim. 1953 yilindan.

Cesme'de plajda soguk suyum hep yanimda olacak vintage termosumla.. Hemde kola reklami.. Basarili bir marketing olayi daha..Hem icecek aliyorsun hem termosun oluyor hemde boyle "cool" bir termos.Cektigim fotograf guzelligini tam gostermemis ama.

4 Haziran 2009 Perşembe

Italyanca ask baskadir,Maeve Binchy

Gecen yaz Cesme'de almistim bu kitabi. 10 turk kirasina uc kitap kampanyasi vardi tum kitapcilarda.Kac sefer basilmis,bu best seller kitabin adi hep ilgimi cekerdi. Oyle basit harlequein tarzi bir ask romani olmadigini ve aslinda Italya'da gecmedigini de duymustum. Ama iste ask ve italyanca kelimeleri beni hep cezbetmisti. En sonunda gecen sene aldim ve gecen aksam okumayi bitirdim.

Bu aralar zaten cok yogun bir donemdeyim her acidan. Birde en son okuyup,hakkinda yazdigim kitap cok asab bozucu idi bir basyapit olmasina ragmen. Kitapligimda sira bekleyen mis kokulu sevgili kitaplarim arasinda bu gozume tekrar carpti ve iste tam bu kitabi okumanin zamani dedim. Her ne kadar harlequein veya beyaz dizi olmasa bile yine de daha hafif bir kitap oldugunu biliyorum.

Birkac gunde bitti.. Nasil icimi mutlulukla doldurdu anlatamam. Kahraman Irlanda'li bir kadin. O da aski ugruna Italya'ya ama Sicilya adasina gitmis.27 sene orada askinin dibinde onunla olamadan yasamis. Aski olunce seneler sonra baglarini kopardigi Dublin'e donuyor. Orada bir oda tutup,bes parasiz kendine bir hayat kurmaya calisiyor. Cok pozitif ve herseyin olurlugunu saglayan bir kadin ve birden kendini bir aksam kursunda Italyanca ogretirken buluyor. Iste esas hikaye burada basliyor. Kursa katilan herkesin hayati ayri ayri anlatiliyor ve kurstaki kisilerin cogunun arasinda bir bag oldugu ortaya cikiyor. Zaten bu kursta Italyanca cok dogal bir sekilde ogretiliyor.Kitap boyu her an italyanca kelimeler var ama birinin tercumesi yapilmamis. Cunku kursta da bu dil o sekilde dogal konusmayi zorlayarak ogretiliyor. Kolej hazirlik sinifim aklima geldi.Ne kadar iyi bir sistem ile dil ogrenmisiz dedim kendime bir daha.

Tabii konu ask ve insan iliskileri. Ana ogul,kari koca,yeni cikan cift,baba kiz.. Hepsini cok akici bir dil ile anlatmis. Keyif ile hemde hayat dersi alarak okuyorsunuz. Tabii sonda supriz olay ve gelismeler var ama kitabin hepsini anlatacak degilim ya..

Biraz kafa dagitan, soyle rahat okunabilen ama bosta olamayan bir kitap istiyorsaniz bu kitabi oneriririm. Bu arada kitabin orijinal adi "Evening Class" belki de daha uygun aslina. Ama turklerin buldugu ad sayesinde ben ilgilenip satin almis oldum. Irlanda'li yazar Maeve Binchy bu eserini 1996 yilinda yazmis. Simdi sitesine baktim cok ilginc sizlere isminde link verdim. Bir bakayim neler yapmis hic tanimiyorum bu yazari. Bayagi roman yazmis. Bir romanini da ingilizce kendi dilince okuyayim bari.